-
yalan haber : isim Gerçek olmayan, uydurma haber
-
yalan dünya : isim Geçici, ölümlü hayat, yalancı dünya
-
beyaz yalan : isim Karşısındakini üzmemek veya zarar vermemek için söylenen masumca yalan
-
kuyruklu yalan : isim Çok büyük yalan
-
yalan dolan : isim Gerçek dışı söylenen birçok söz"Bu güzelliği varken yalan dolanla çoklarını baştan çıkarabilirdi." - M. Ş. Esendal
-
yalan makinesi : isim Suçluların suçlarını itiraf etmesi amacıyla özel olarak yapılmış makine
-
yalan yanlış : sıfat Gerçek olmayan, yanlış şeylerle dolu"Yalan yanlış değerlendirmeler çabucak yaygınlaşıyor." - N. Cumalı
-
katmerli yalan : isim Üst üste söylenmiş yalanlar
-
yalan atmak (veya kıvırmak) : yalan söylemek"Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski Şarklılardır." - A. Haşim
-
yalan çıkmak : yalan olduğu anlaşılmak"Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski Şarklılardır." - A. Haşim
-
yalan yere : gerçeğe uygun olmayarak, doğru olmadığını bile bile"Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski Şarklılardır." - A. Haşim
-
yalan yere yemin etmek : gerçeğe uygun olmayarak, doğru olmadığını bile bile yemin etmek"Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski Şarklılardır." - A. Haşim
-
yalana şerbetli olmak : çekinmeden yalan söyleyebilmek"Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski Şarklılardır." - A. Haşim
-
yalanı çıkmak : bir kimsenin yalan söylediği anlaşılmak"Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski Şarklılardır." - A. Haşim
-
yalanını yakalamak (veya tutmak) : bir kimsenin yalan söylediğini anlamak"Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski Şarklılardır." - A. Haşim