- bahsetmek
-den Bir konu üzerinde söz söylemek, konuşmak"Annesine eziyet ettiğine inandığı babasından fazla bahsetmek istemediğini sezdim." - A. Kabaklı
- ışıl ışıl
sıfat Parıltılı, ışıltılı"Tiyatronun ışıl ışıl fuayesinde içeri doğru yürürken babam koluna girmemi istemişti." - A. Ağaoğlu
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- vermek
-i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin
- indirmek
-i Yüksekten, sarp ve kötü yerden veya yukarıdan aşağıya inmesini sağlamak"Zeynep'i o sel yatağından, yağdan kıl çeker gibi indirdi." - Y. Kemal
- inmek
-den Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek
- konmak
-e Kuş, kelebek, uçak, toz vb. bir yere inmek"Bir bülbül gelip konmuştu havuzun kıyısına." - Ç. Altan
- çökmek
nsz Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak"Toprak çökmek. Yol çökmek."
- düşmek
-e Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek"Havada uçan kuş, vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor." - R. N. Güntekin
- alçalmak
nsz Alçak duruma gelmek, yüksekten aşağı doğru inmek"Rüzgâr gece beyaza boyanmış konduların üstüne doğru alçaldı." - L. Tekin
- yanan
- aydınlanmış
- at veya arabadan inmek
- inmek, tutuşmuş, alev almış, yanan
- ışıkları yanmakta olan
- ışıkları yanmakta olan.