-
beş vakit : isim Günün sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı zamanları"Beş vakit namazına beş daha katar." - H. R. Gürpınar
-
dar vakit : isim Dar zaman"Arkadaşını böyle dar vakit eşeğin üstünde görünce koştu." - F. Baykurt
-
tez vakit : zarf Tez vakitte
-
vaktikerahet : isim Kerahet vakti
-
vaktizamanında : zarf Vaktiyle
-
vakit kaybetmeden : zarf Hemen, derhâl
-
vakit vakit : zarf Belli olmayan zamanlarda, ara sıra, zaman zaman"Bu sevincin arasında vakit vakit bir sıkıntı geliyor." - A. Gündüz
-
ahir vakit : isim İnsan ömrünün son yılları"Ahir vaktinde sıkıntı çekti."
-
kimi vakit : zarf Ara sıra
-
akşam vakti : isim, zarf Akşamleyin
-
ezan vakti : isim Ezan okunma zamanı, ezan saati"Ezan vakti olduğu için burada ak sakallı bir kahveciden başka kimse görünmüyordu." - R. N. Güntekin
-
horoz vakti : zarf Sabahleyin
-
iftar vakti : isim Ramazanda oruç açma zamanı, iftar, iftar zamanı
-
ikindi vakti : zarf İkindi için belirlenen süre, ikindi zamanı"İkindi vakti iki anne, çocuklarını sevinçle karşıladılar." - O. C. Kaygılı
-
imsak vakti : isim Orucun başlama zamanı
-
kerahet vakti : isim, din b. (***) Namaz kılmanın mekruh olduğu vakit, vaktikerahet
-
kuşluk vakti : isim Kuşluk"Kuşluk vaktinin sıcağına rağmen bina loş ve serin." - R. H. Karay
-
namaz vakti : isim Namazın kılınacağı zaman
-
okuma vakti : isim Okuma saati
-
öğle vakti : isim Öğle, zeval vakti
-
paydos vakti : isim İşi bırakma zamanı
-
sabah vakti : zarf Sabahleyin
-
seher vakti : isim Seher"Seher vaktine yakın uyanmışım." - N. F. Kısakürek
-
yatsı vakti : isim Yatsı
-
zeval vakti : isim Öğle vakti
-
vakit geçirmek : oyalanmak, uğraşmak"Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." - Y. K. Beyatlı
-
vakit kazanmak : bir şeye ayrılan süreyi azaltmak"Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." - Y. K. Beyatlı
-
vakit nakittir : "zaman çok değerlidir, boş yere harcanmamalıdır" anlamında kullanılan bir söz"Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." - Y. K. Beyatlı
-
vakit öldürmek : zamanı yararsız, gereksiz işlerle veya iş yapmadan geçirmek"Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." - Y. K. Beyatlı
-
vakti gelmek : ölmek üzere olmak, ölümü yaklaşmak"Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." - Y. K. Beyatlı
-
vakti olmak : yapılması için yeterli zaman bulunmak"Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." - Y. K. Beyatlı
-
vakti olmamak : bir kimse veya iş için ayıracak zamanı olmamak"Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." - Y. K. Beyatlı
-
vakti saati gelince : zamanı gelince"Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." - Y. K. Beyatlı
-
vaktini şaşmamak : her şeyi tam zamanında yapmak"Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." - Y. K. Beyatlı
-
vakitler hayrolsun : "vaktinizi güzel geçirin, mutlu olun" anlamında kullanılan bir selamlama sözü"Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te." - Y. K. Beyatlı