-
sıra olmak : düzenli bir biçimde sıra oluşturmak, dizilmek"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sıra (veya sırasını) savmak : sırayla yapılan bir işte sıra kendine geldiğinde gereğini yapmak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sırası düşmek : uygun zamanı gelmek"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sırası gelmek : bir başkasından sonra sıra birinin veya bir şeyin olmak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sırası gelmişken : "fırsat düşmüşken, söz bu konudayken" anlamında kullanılan bir söz"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sırasına getirmek : uygun zamanını, fırsatını bulmak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sırasına göre : durumun gerektirdiği gibi"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sırasını kaybetmek : çocuk veya bebek, hastalık veya başka bir sebep dolayısıyla uyku ve meme zamanını şaşırmak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sıraya dizmek : sıralamak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sıraya koymak : düzenlemek, sıralamak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık