-
demir rengi : isim Gri
-
sıcak renkler : isim Sarı, kırmızı ve turuncu renk ve bu renklerin tonları
-
kahverengi : isim Kavrulmuş kahvenin rengi
-
buğday rengi : isim Açık esmer renk
-
renk bilimi : isim Rengi ve renk olaylarını inceleyen bilim dalı
-
fındık rengi : isim Fındıkkabuğu
-
fıstık rengi : isim Sarıya çalan açık yeşil renk
-
saman rengi : isim Açık, soluk sarı renk, saman sarısı
-
soğuk renkler : isim Mavi, lacivert, mor ve bu renklerin tonları
-
koyu kahverengi : isim Karaya yakın kahverengi, kahverenginin bir veya birkaç ton koyusu
-
sağır renk : isim Değişik renklerin veya boyaların karışmasından ortaya çıkan ve kesin bir adı olmayan renk"Biz atölyede bir türlü adını bağışlamayan renklere sağır renkler deriz. Sarı desem sarı değil, turuncu değil, şu değil, bu değil." - B. R. Eyuboğlu
-
toprak rengi : isim Toprağın sarı veya yeşile çalan rengi
-
bal rengi : isim Kahverengiye çalan sarı renk
-
alev rengi : isim Alev kırmızısı
-
şekerrenk : isim Sarıya çalan renk
-
menekşe rengi : isim Menekşe çiçeğinin mor rengi
-
metalik renk : isim Parlak renk
-
pastel renk : isim Soluk, mat olan renk
-
kurşun rengi : isim Kurşunun rengi, koyu kül rengi
-
kemik rengi : isim Beyaz ile krem rengi arasında olan renk
-
gül rengi : isim Gül çiçeğinin rengi
-
renk körü : isim Renk körlüğüne tutulmuş kimse
-
ölü renk : isim Parlaklığı olmayan, donuk renk
-
limon rengi : isim Yeşile çalan açık sarı, limoni
-
fildişi rengi : isim Fildişi
-
renkgideren : isim, kimya Bazı maddelerin rengini yok etmekte kullanılan kimyasal madde
-
renkölçer : isim, fizik Bir sıvının renk derecesini ölçmeye yarayan araç, kolorimetre
-
rengârenk : sıfat Çeşitli renkleri olan, renk renk"Rengârenk kâğıtlara sarılı paketlerde birtakım yiyecekler, içecekler alır." - A. Ş. Hisar
-
renk cümbüşü : isim Türlü renklerin oluşturduğu karışım
-
renk ölçme : isim, fizik Sıvı, dağıtıcı yüzey, canlı vb.nin renklilik derecesini ölçme, kolorimetri
-
renk yuvarı : isim, gök bilimi Güneş'in ışık yuvarını saran, yaklaşık 10.000 kilometre kalınlığındaki atmosfer katmanı, kromosfer
-
basit renk : isim Prizmadan geçen beyaz ışığın ayrıldığı renklerden her biri
-
barut rengi : isim Koyu gri renk
-
çivit rengi : isim Bir tür koyu mavi renk, çividî
-
duman rengi : isim Koyu kül rengi, füme
-
erguvan rengi : isim Eflatunla kırmızı arası renk, erguvani
-
fes rengi : isim Koyu kırmızı renk
-
gurup rengi : isim Turuncuya çalan kırmızı
-
filiz rengi : isim Asma filizinin rengi, açık yeşil renk, filizi
-
hardal rengi : isim Kirli sarı renk
-
kestane rengi : isim Açık kahverengi
-
kimyon rengi : isim Kahverengiye çalan yeşil renk, kimyoni
-
kiremit rengi : isim Kahverengiye çalan kızıl kırmızı renk
-
kül rengi : isim Odunun yanmasıyla oluşan, külün akla kara arasındaki rengi, gri"Ortalığı saran barut rengi aydınlık açıldı, açıldı, kül rengine döndü." - T. Buğra
-
leylak rengi : isim Leylak çiçeğinin rengi, leylaki
-
lila rengi : isim Açık eflatun
-
nohut rengi : isim Kirli veya donuk sarı renk, nohudi
-
pas rengi : isim Kırmızıyla kahverengi arasındaki renk
-
portakal rengi : isim Portakal kabuğunun rengi
-
sincap rengi : isim Kahverengi ile kurşun rengi arasında olan renk, sincabi
-
saz rengi : isim Soluk, uçuk sarı"Üstünde daima saz rengi, hardal rengi ... nohudi renklerde veya bunları andıran bir renkte bir esvabı ... vardı." - A. Ş. Hisar
-
şarap rengi : isim Kırmızı şarabın rengi
-
tahin rengi : isim Kirli, koyu sarı renk, tahinî
-
tarçın rengi : isim Sarı ile kahverengi arası bir renk, tarçıni
-
ten rengi : isim İnsan teninin rengi
-
tütün rengi : isim Taba
-
zeytin rengi : isim Koyu gri ve siyah arası bir renk
-
renk almak : yeni bir renk kazanmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz
-
renk katmak : çeşitlilik kazandırmak, farklılık yaratmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz
-
renk vermek : çamaşır rengi solmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz
-
renk vermemek : duygularını, düşüncelerini veya başka bir durumunu belli etmemek, bir şeyi bildiği hâlde bilmez gibi görünmek"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz
-
rengi atmak (veya kaçmak veya uçmak) : solmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz
-
rengi solmak : yüz, hastalık sebebiyle beyazlaşmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz
-
rengini belli etmek : yandaşlığını açıklamak, düşüncesini, eğilimini açığa vurmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz
-
renkten renge girmek : korkudan veya utançtan yüzünün rengi değişmek, sıkılmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz