-  
 renk almak  : yeni bir renk kazanmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz 
   -  
 renk katmak  : çeşitlilik kazandırmak, farklılık yaratmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz 
   -  
 renk vermek  : çamaşır rengi solmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz 
   -  
 renk vermemek  : duygularını, düşüncelerini veya başka bir durumunu belli etmemek, bir şeyi bildiği hâlde bilmez gibi görünmek"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz 
   -  
 rengi atmak (veya kaçmak veya uçmak)  : solmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz 
   -  
 rengi solmak  : yüz, hastalık sebebiyle beyazlaşmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz 
   -  
 rengini belli etmek  : yandaşlığını açıklamak, düşüncesini, eğilimini açığa vurmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz 
   -  
 renkten renge girmek  : korkudan veya utançtan yüzünün rengi değişmek, sıkılmak"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz