-
o kadar : çok fazla"O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." - N. Cumalı
-
o denli : çok"O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." - N. Cumalı
-
o duvar senin, bu duvar benim : birinin yalpalayacak kadar sarhoş olduğunu anlatan bir söz"O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." - N. Cumalı
-
o gün bugün(dür) : o zamandan beri"O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." - N. Cumalı
-
o kapı (veya mahalle) senin bu kapı (veya mahalle) benim : sürekli gezip dolaşmayı anlatan bir söz"O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." - N. Cumalı
-
o taraflı olmamak : konuyla ilgisi yokmuş gibi davranmak"O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." - N. Cumalı
-
o tarakta bezi olmamak : o şeyle ilişiği bulunmamak"O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." - N. Cumalı
-
o yolun yolcusu : toplumun ahlak anlayışına göre kötü bir hayat sürdüren kimse"O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." - N. Cumalı
-
ondan : o sebeple"O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." - N. Cumalı
-
onlardan : karşı taraftan olan (kimse)"O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." - N. Cumalı
