-
kuru başına kalmak : hayatında veya yanında kimsesi kalmamak, kimsesiz, yalnız kalmak"Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." - H. E. Adıvar
-
kuru gayret çarık eskitir : "bir iş rastgele bir çabayla değil amaca doğru planlı bir biçimde yürümekle başarılır" anlamında kullanılan bir söz"Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." - H. E. Adıvar
-
kuru hasır (veya kilim) üstünde kalmak : aç, parasız, evsiz kalmak"Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." - H. E. Adıvar
-
kuru laf karın doyurmaz : "boş sözlerle olumlu iş yapılamaz" anlamında kullanılan bir söz"Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." - H. E. Adıvar
-
kuru tahtada kalmak : eşyası elinden gitmek, çıplak evde oturma durumunda kalmak"Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." - H. E. Adıvar
-
kuruda kalmak : deniz alçaldığında gemi karaya oturmak"Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." - H. E. Adıvar
-
kurunun yanında yaş da yanar : "beğenilmeyen tutumlarından dolayı cezalandırılan kişiler yanında suçsuzlar da suçlular gibi hırpalanırlar" anlamında kullanılan bir söz"Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." - H. E. Adıvar