-
kız almak : bir ailenin kızını gelin olarak kendi ailelerine katmak"Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler." - Halikarnas Balıkçısı
-
kız beşikte (veya kundakta), çeyiz sandıkta : "kız daha beşikte veya kundakta iken çeyiz düzmeye başlamak gerekir" anlamında kullanılan bir söz"Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler." - Halikarnas Balıkçısı
-
kız gibi : kıza benzeyen"Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler." - Halikarnas Balıkçısı
-
kız istemek : bir kızı evlenmek için ana ve babasından veya yakınlarından istemek"Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler." - Halikarnas Balıkçısı
-
kız kaçırmak : bir kızı kendinin veya ailesinin rızası olmadan alıp götürmek"Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler." - Halikarnas Balıkçısı
-
kız vermek : bir ailenin kızını bir başka aileye gelin etmek"Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler." - Halikarnas Balıkçısı
-
kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçar (veya varır) ya zurnacıya : "evlenme çağındaki kızı, büyükleri uyarmazlarsa uygun olmayan birisiyle evlenir" anlamında kullanılan bir söz"Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler." - Halikarnas Balıkçısı
-
kızı kısrağı : birinin ailesindeki kızlar ve kadınlar"Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler." - Halikarnas Balıkçısı
-
kızım sana söylüyorum (veya dedim) gelinim sen anla (veya işit) : doğrudan doğruya kendisine söylenemeyen düşünce ve uyarıların, o kimsenin çok yakınına söylendiğinde kullanılan bir söz"Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler." - Halikarnas Balıkçısı
-
kızını (veya evladını) dövmeyen dizini döver : "çocuğunu gerektiği gibi eğitmeyen, ileride çok pişman olur" anlamında kullanılan bir söz"Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler." - Halikarnas Balıkçısı