-
kısmet (veya kısmetini) beklemek : evlenmeyi, evleneceği kimseyi beklemek
-
kısmet (veya kısmeti) çıkmak : evlenme teklifi almak
-
kısmet gökten zembille inmez : "çalışmayanın kısmeti olmaz" anlamında kullanılan bir söz
-
kısmet olmak : nasip olmak
-
kısmeti açılmak : kazancı artmak, bolluğa ermek
-
kısmeti ayağına (kadar) gelmek : beklenmeyen bir nedenle kazançlı bir durumla karşılaşmak
-
kısmeti bağlanmak : istediği hâlde evlenememek
-
kısmeti kapanmak : kazancı azalmak
-
kısmeti kesilmek : daha önceden kendisine nasip olan bir şey artık nasip olmamak
-
kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar : "kişi ne kadar çabalarsa çabalasın alın yazısındaki şeye ulaşır" anlamında kullanılan bir söz
-
kısmetine mâni olmak : kazancına veya evlenmesine engel olmak
-
kısmetini ayağıyla tepmek : kavuşacağı iyi bir durumu, değerini bilmeyerek istememek
-
kısmetini bağlamak : bir inanışa göre büyü ile birinin evlenmesine engel olmak