-
kırk kere : zarf Pek çok kez"Kırk kere gitti geldi."
-
kırk para : isim Bir kuruş"Emine göğsünün altından çıkardığı rutubetli bir meşin çantanın orta gözünü açtı, hesapladı, kırk para çıkışmıyordu." - R. H. Karay
-
kırkambar : isim İçinde değişik türden şeyler bulunan kap veya yer
-
kırkayak : isim, hayvan bilimi Eklem bacaklıların çok ayaklılar sınıfına giren, taşların altında yaşayan, vücudu yuvarlak ve uzun bir böcek (Julus terrestris)
-
kırkbayır : isim Geviş getiren hayvanların dört gözlü olan midelerinin üçüncü gözü
-
kırkbeşlik : isim Çekirdeği 11,43 milimetre çapında olan mermiyi atabilen bir tabanca türü
-
kırkbudak : isim, tarih Bektaşilikte erenler meydanına konulan kırk kollu büyük şamdan
-
kırkgeçit : isim Üzerinden birçok kez geçilmesi gereken veya birçok geçidi bulunan ırmak
-
kırkikilik : isim Namlusu 42 milimetre çapında olan bir tabanca türü
-
kırkikindi : isim Genellikle Orta Anadolu'da ikindi zamanı yağan sürekli yağmurlar
-
kırkmerak : sıfat Çok meraklı, her şeyi anlamak isteyen"Aman ne kırkmerak kadınmışsın!" - H. R. Gürpınar
-
kırkmerdiven : isim Dik yokuş
-
kırkyama : isim Kumaş artıklarını birleştirerek örtü, yorgan yüzü vb.ni yapma işi
-
kırkyıl : zarf Çok uzun süre"Eğer bu dehşetli muharebeler, bu ihtilaller, bu istilalar olmasa kırkyıl askerî eczacı Yusuf Efendi olarak kalırdı." - M. Ş. Esendal
-
kırk basması : isim Doğumdan sonraki kırk gün içinde çocuğun ateşli bir hastalığa yakalanması
-
kırk hamamı : isim Kadının lohusalıkta ilk kırk günü doldurmasından sonra temizlenmesi için hamamda yapılan özel toplantı"Bu kırk hamamından iki gün sonra idi, bir gece ateşler içinde uyandı." - E. E. Talu
-
kırk basmak : doğum yapmış annenin ve bebeğin kırk gün dolmadan dışarı çıkarılmasının tehlikeli olacağını geleneksel olarak kabul etmek
-
kırk bir (buçuk) kere maşallah! : "pek çok, binlerce kez nazar değmesin!" anlamında kullanılan bir söz
-
kırk dereden su getirmek : bin dereden su getirmek
-
kırk evin kedisi : birçok eve girip çıkan (kimse)
-
kırk gün günahkâr, bir gün tövbekâr : sürekli kötü işler yaptıktan sonra iyi bir iş yapan insan için kullanılan söz
-
kırk gün taban eti, bir gün av eti : "avcılar bir av avlayabilmek için dağ demez, taş demez, günlerce taban teperler" anlamında kullanılan bir söz
-
kırk kapının ipini çekmek : içinde bulunduğu sorunu çözmek için kapı kapı dolaşmak, birçok yere uğramak
-
kırk tarakta bezi olmak : her tarakta bezi olmak
-
kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş : "salgın ve öldürücü hastalık da olsa eceli gelmeyen ölmez" anlamında kullanılan bir söz
-
kırkı çıkmak : doğumdan veya ölümden sonra kırk gün geçmek
-
kırkı (veya kırkları) karışmak : çocuklar için aynı kırk günlük süre içinde doğmuş olmak
-
kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak : "vakti geçmiş, artık işe yaramayacak durumda" anlamında kullanılan bir söz
-
kırkından sonra azanı teneşir paklar : "yaşlandıklarında ahlakları bozulanlar artık düzelemezler" anlamında kullanılan bir söz
-
kırkından sonra azmak : yaşlandıktan sonra yaşına uymayan davranışlarda bulunmak
-
kırkından sonra saz çalmak : yaşlandıktan sonra uzun ve güç bir işe girişmek
-
kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar : "yaşlandıktan sonra bir şey öğrenmeye, yeni bir iş yapmaya başlayan kimsenin bunu başarmaya ömrü yetmez" anlamında kullanılan bir söz