-
kalem açmak : kalemin ucunu yontup kullanılabilecek bir duruma getirmek"Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." - F. R. Atay
-
kalem çekmek : gereksiz olduğunu belirtmek için üstünü çizmek"Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." - F. R. Atay
-
kalem kırmak : hukuk idam kararı verildiğinde bir daha idam kararı imzalamamak için hâkim kalemini kırmak"Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." - F. R. Atay
-
kalem oynatmak : yazı yazmak"Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." - F. R. Atay
-
kaleme almak : bir konuyu yazı durumuna getirmek, yazıyla anlatmak"Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." - F. R. Atay
-
kaleme gelmek : yazılabilmek veya anlatılabilmek"Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." - F. R. Atay
-
kaleme (veya kaleme kâğıda) sarılmak : yazmaya başlamak"Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." - F. R. Atay
-
kaleminden çıkmak : herhangi biri tarafından yazılmak"Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." - F. R. Atay
-
kaleminden kan damlamak : yazıları acı ve dokunaklı olmak"Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." - F. R. Atay
-
kalemine dolamak : herhangi bir konuyu sürekli olarak yazmak"Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." - F. R. Atay
-
kalemiyle yaşamak (veya geçinmek) : geçimini yazılarıyla sağlamak"Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir." - F. R. Atay