-
güneş açmak : güneş bulutlardan sıyrılıp görünmek"Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını" - F. N. Çamlıbel
-
güneş balçıkla sıvanmaz : "herkesin bildiği gerçek inkâr edilemez" anlamında kullanılan bir söz"Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını" - F. N. Çamlıbel
-
güneş çavmak : güneş yayılmak, güneş doğmak"Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını" - F. N. Çamlıbel
-
güneş çarpmak : sıcak havada güneş altında çok kalmaktan hasta olmak"Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını" - F. N. Çamlıbel
-
güneş doğmak : sabahleyin güneş ufuktan yükselmek"Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını" - F. N. Çamlıbel
-
güneşe karşı işemek : saygı gösterilmesi gereken şeylere saygısızlık göstermek"Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını" - F. N. Çamlıbel
-
güneş girmeyen eve doktor girer : "güneşsiz evde hastalık eksik olmaz" anlamında kullanılan bir söz"Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını" - F. N. Çamlıbel
-
güneş görmek : güneş ışığından yararlanır durumda olmak"Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını" - F. N. Çamlıbel
-
güneşi üzerine doğdurmamak : güneş doğmadan önce yataktan kalkmak"Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını" - F. N. Çamlıbel
-
güneşin alnında (veya altında) : güneşin yakıcı ışınları altında"Güneş yakmasın diye onun güzel başını/ Gördüm siper olurken iki arkadaşını" - F. N. Çamlıbel