-
günah işlemek : günah sayılan davranışta bulunmak"Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." - H. Taner
-
günaha girmek : dinî bakımdan suç sayılan bir iş yapmak"Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." - H. Taner
-
günah benden gitti (veya gitsin) : "ben görevimi yaptım, bundan sonrası için sorumluluk kabul etmem" anlamında kullanılan söz"Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." - H. Taner
-
günah çıkarmak : Hristiyanlar, Tanrı'nın bağışlaması için papaza gidip işlediği günahları anlatmak"Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." - H. Taner
-
günah olmak : yazık olmak"Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." - H. Taner
-
günaha sokmak : günah işlemesine yol açmak"Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." - H. Taner
-
günahı kadar sevmemek : sevmemek, nefret etmek"Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." - H. Taner
-
günahı (veya günahı vebali) boynuna : "ben karışmam, sorumluluk sana veya ona düşer" anlamında kullanılan bir söz"Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." - H. Taner
-
günahına girmek (veya günahını almak) : birisi için haksız olarak kötü düşünmek, kuşkulanmak"Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." - H. Taner
-
günahını çekmek : birinin yaptığı veya birine karşı yapılan kötülüğün cezasını görmek"Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." - H. Taner
-
günahını vermez : çok cimri"Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir." - H. Taner