anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

Gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak anlamı nedir? , Gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak ne demek ?

Kelimeler > G ile başlayan kelimeler > gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak nedir?

Gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak
anlamı

'Gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak' 7 kelime ve 50 harften oluşmaktadır.

gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak foto galeri
  • nedir sert ve şiddetli darbe yüzünden göz önünde yıldızlar oluşmak
  • nedir çok sevindiğini belli etmek"Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin."
  • nedir çok kızmak, öfkelenmek"Şu fakir mahallede bir göz evim olsaydı / Nasıl sevinç içinde çıkardım şu yokuşu" - Z. O. Saba
  • nedir çok üzücü bir sebeple sarsılmak"Bu sefer alacaklı gözüyle baktım."

Gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak ile ilgi cümleler (0)

"gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak" ile ilgili cümle görmek istiyorsan, aşağıdaki "Cüme Ekle" butonuna basarak şansını deneyebilirsin.
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller'de gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak
  1. göz açtırmamak : başka bir iş yapmasına vakit veya imkân vermemek

  2. göz alabildiğine : gözün görebileceği en uzak yerlere kadar

  3. göz ardı etmek : gereken önemi vermemek

  4. gözaydın etmek : güzel bir olay için kutlamak, iyi dileklerde bulunmak

  5. gözaydına gelmek : birine kavuştuğu sevindirici bir durum dolayısıyla kutlamaya, iyi dilekte bulunmaya gelmek

  6. gözaydına gitmek : birine kavuştuğu sevindirici bir durum dolayısıyla kutlamaya, iyi dilekte bulunmaya gitmek

  7. göz değmek : uğursuzluk, kötülük getirdiğine inanılan kıskanç veya hayran bakışlar dolayısıyla kötü bir duruma düşmek

  8. göz doldurmak : görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek

  9. göz doyurmak : bir şey görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek

  10. göz etmek : gözle işaret etmek

  11. göz görmeyince gönül katlanır : "yakınımızda bulunmayanların özlemine, acısına daha kolay dayanabiliriz" anlamında kullanılan bir söz

  12. göz görür, gönül katlanır : "kişi, sevdiği bir kimsenin uzak yere gitmesi durumunda onunla görüşmekten umudunu keser, ayrılığa katlanır" anlamında kullanılan bir söz

  13. göz kamaştırmak (veya almak) : kuvvetli ışık veya parlaklık, kısa bir zaman için görüşü bulandırmak

  14. göz kesilmek : bütün dikkatiyle bakmak

  15. göz kırpmadan : acımadan, merhamet etmeden

  16. göz kırpmak : göz kapağını kapayıp açmak

  17. göz kırpmamak : uyumamak

  18. göz kulak olmak : görme, işitme yoluyla bilgi edinmeye çalışmak

  19. göz (veya gözünün) kuyruğuyla bakmak : göz ucuyla bakmak

  20. göz süzmek : baygın ve anlamlı bakmak

  21. göz (veya gözünün) ucuyla bakmak : fark ettirmeden gözlemek, belli etmemeye çalışarak başını çevirmeden yandan bakmak

  22. göz ucuyla görmek : fark etmek

  23. göz var, izan var : bir şeyin göz ve akıl yoluyla anlaşılacağını anlatan bir söz

  24. göz yıldırmak : gözünü korkutmak

  25. göz yummak : görmezlikten gelmek, hoş görmek, bağışlamak

  26. göz yummamak : uyumamak

  27. gözden çıkarmak : bir mal, para, değer yargısı vb. maddi veya manevi varlığın elden çıkarılmasını kabul etmek

  28. gözden geçirmek : okumak

  29. gözden ırak olan gönülden de ırak olur : "ayrı düşenlerin arasındaki sevgi de zamanla azalır" anlamında kullanılan bir söz

  30. gözden ırak tutmak : görmek istememek

  31. gözden ırak tutulmak : önem verilmemek, değersiz bulmak

  32. gözden (veya gözünden) kaçmak : görülmemek, farkına varılmamak

  33. gözden kaybolmak : ortadan çekilmek veya görünmez olmak, kaybolmak

  34. gözden nihan olmak : gözden kaybolmak

  35. gözden (veya gözünden) sürmeyi çalmak (veya çekmek) : hırsızlıkta çok becerikli, çok usta olmak

  36. gözden uzaklaşmak : ayrılıp başka yere gitmek, görünmez olmak

  37. göze almak : gelebilecek her türlü zararı ve tehlikeyi önceden kabul etmek

  38. göze batmak : aşırı derecede görünür olmak

  39. göze çarpmak : dikkati üzerine çekmek

  40. göze diken olmak : göze batmak

  41. göze gelmek : birisine nazar değmiş olmak

  42. göze girmek : davranış ve yetenekleriyle ilgi ve önem kazanmak

  43. göze görünmek : belli, açık olmak

  44. göze görünmemek : ortaya çıkmamak, ortalıkta dolaşmamak, saklanmak

  45. göze yasak olmaz : "bir kimseye veya nesneye bakılmasını kimse önleyemez" anlamında kullanılan bir söz

  46. gözle görülür, elle tutulur hâle gelmek : çok açık bir biçimde görülmek, herkes tarafından bilinmek

  47. gözle yemek : bir şeye çok istekle ve dik dik bakmak

  48. gözleri bayılmak : uyku, istek vb. bir durum gözlerinden belli olmak

  49. gözleri berraklaşmak : bakışları daha canlı ve parlak olmak

  50. gözleri buğulanmak (veya bulutlanmak) : gözleri yaşararak çevreyi bulanık görmek

  51. gözleri çivilenmek : aynı noktaya sürekli olarak bakmak

  52. gözleri çukura gitmek (veya kaçmak) : aşırı yorgunluktan göz çevresi kararmak veya çökmek

  53. gözleri dolmak (veya dolu dolu olmak) : ağlayacak kadar duygulanmak

  54. gözleri fıldır fıldır olmak : telaşlı bir biçimde bakmak

  55. gözleri kan çanağına dönmek (veya kanlanmak) : uykusuzluk, yorgunluk, ağlama vb. sebeplerle gözleri çok kızarmak

  56. gözleri kapanmak : ölmek

  57. gözleri parlamak (veya parıldamak) : gözlerinde sevinç ve istek belirmek

  58. gözleri sulanmak : gözlerine yaş gelmek

  59. gözleri süzülmek : göz kapakları hafifçe kapanmaya başlamak

  60. gözleri şıldır şıldır dönmek : gözleri yaş dolu bir biçimde bakmak

  61. gözleri takılıp kalmak : bir şeyden gözlerini ayıramamak

  62. gözleri yuvalarından (veya evinden) fırlamak (veya uğramak) : korku, öfke ve telaşı gözlerinden belli olmak

  63. gözlerinde şimşek çakmak : aşırı parlamak

  64. gözlerinden okumak : düşüncelerini bakışlarından sezmek

  65. gözlerine inanamamak : hiç umulmayan, hiç beklenmeyen bir şeyin görülmesi karşısında şaşırmak

  66. gözlerine mil çekmek : birinin gözlerini kızgın mille kör etmek

  67. gözlerini bayıltmak : gözlerini yarı kapamak

  68. gözlerini belertmek : gözlerini, akı çok görünecek biçimde açmak

  69. gözlerini bitirmek : gözlerini aşırı yormak

  70. gözlerini devirmek : öfke ile bakmak

  71. gözlerini fal taşı gibi açmak : şaşkınlıkla, hayretle bakmak

  72. gözlerinin içi gülmek : çok sevindiği yüzünden, gözlerinden belli olmak

  73. gözlerinin içine kadar kızarmak : utancından yüzü çok kızarmak

  74. gözü (veya gözleri) açılmak : uyanmak

  75. gözü akmak : gözü yaralanıp kör olmak

  76. gözü alışmak : önceden iyi göremediği bir şeyi sonradan görür olmak

  77. gözü almamak : bir işi becerebileceğine inanmamak, yadırganmaz olmak

  78. gözü arkada kalmak : bırakılan bir şey veya kimse ile ilgili tedirginliği sürmek

  79. gözü bulanmak : bulanık görmeye başlamak

  80. gözü büyükte olmak : büyük emeller beslemek

  81. gözü çıkasıca : "kör olsun, görmez olsun" anlamında kullanılan bir ilenme sözü

  82. gözü dalmak : gözü bir noktaya dikili olarak dalgın dalgın bakmak

  83. gözü değmek : uğursuzluk, kötülük getirdiğine inanılan kıskanç veya hayran bakışlar dolayısıyla kötü bir duruma düşürmek

  84. gözü doymak : çok istenen bir şeyin yeterli miktarı elde edildikten sonra daha çoğunu istememek

  85. gözü dönesi : "geberesi" anlamında kullanılan bir ilenme sözü

  86. gözü (veya gözleri) dönmek : aşırı bir isteğin, öfkenin etkisiyle ne yaptığını bilmez duruma gelmek

  87. gözü dumanlanmak : öfkeden gözü hiçbir şey görmez duruma gelmek

  88. gözü dünyayı görmemek : hiç kimseye, hiçbir şeye önem, değer vermemek

  89. gözü gibi sakınmak (veya saklamak veya esirgemek) : bir şeye aşırı ilgi göstermek, önemle bakıp korumak

  90. gözü gibi sevmek : pek çok sevmek

  91. gözü gitmek : bir şeyi istemeden görmek, elinde olmayarak bakmak

  92. gözü gönlü açılmak : neşelenmek, ferahlamak

  93. gözü görmemek : görmez olmak

  94. gözü göz değil : "iyi insan olmadığı bakışından belli oluyor" anlamında kullanılan bir söz

  95. gözü hiçbir şey görmemek : heyecana kapılıp başka hiçbir şeyle uğraşamaz duruma gelmek

  96. gözü ısırmak : bir kimseyi tanıyacak gibi olmak

  97. gözü ilişmek : birdenbire veya istemeden görmek

  98. gözü kalmak : elde edemediği bir şeye karşı isteği sürmek

  99. gözü (veya gözleri) kararmak : başı dönmek, hafif baygınlık geçirmek

  100. gözü (veya gözleri) kaymak (veya kaçmak) : gözünde hafifçe şaşılık bulunmak

  101. gözü kesmek : bir işi yapabilme konusunda kendisine veya başkalarına güvenmek

  102. gözü kızmak : gözü hiçbir şey görmeyecek ölçüde öfkelenmek

  103. gözü korkmak : daha önce geçirdiği kötü bir denemeden sonra birinden veya bir şeyden zarar gelebileceği kanısına varmak

  104. gözü (veya gözleri) okşamak : göze hoş görünmek

  105. gözü (veya gözleri) (bir şeyde veya bir şeyin üzerinde) olmak : dikkati bir yerde toplanmak

  106. gözü sönmek : kör olmak

  107. gözü (veya gözleri) takılmak : dikkati çeken bir şeyden bakışlarını ayıramamak

  108. gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz : "her zaman çıkar peşinde koşan kişi, tehlikelerden uzak kalamaz" anlamında kullanılan bir söz

  109. gözü toprağa bakmak : ölmek üzere olmak

  110. gözü uyku tutmamak : uyuyamamak

  111. gözü (veya gözleri) üstünde kalmak : kıskançlık sebebiyle herkesin ilgisini çekmek

  112. gözü yememek : bir işi yapacak güç ve yeteneği kendinde bulamamak

  113. gözü yılmak : daha önceden denediği için o durumla karşılaşmaktan korkmak, o işe girişmekten çekinmek

  114. gözüm! : gözümün nuru

  115. gözüm çıksın (veya kör olsun) : bir şeyin doğruluğuna inandırmak için edilen ant

  116. gözün aydın! : sevinçli bir olay dolayısıyla kullanılan bir kutlama sözü

  117. gözün ... görsün : bir şey övülerek gösterilmek veya anlatılmak istendiğinde söylenen bir söz

  118. gözünde büyümek : bir şey bir kimseye olduğundan güç veya önemli görünmek

  119. gözünde büyütmek : bir kimseyi, olayı veya şeyi abartmak

  120. gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak : sert ve şiddetli darbe yüzünden göz önünde yıldızlar oluşmak

  121. gözünde tütmek : çok özlemek

  122. gözünden kıskanmak : üzerine titremek, kollayıp gözetmek

  123. gözünden (veya gözlerinden) uyku akmak : çok uykulu olmak

  124. gözünden (veya gözlerinden) yaş (veya yaşlar) boşanmak : çok ağlamak

  125. gözüne (veya gözlerine) bakmak : gözünün veya gözlerinin içine bakmak

  126. gözüne batmak : tedirgin etmek, rahatsız etmek

  127. gözüne çarpmak : görünür olmak, dikkati çekmek

  128. gözüne diken olmak : gözüne batmak

  129. gözüne dizine dursun : nankörlük eden birine "Allah nankörlüğünün cezasını seni kör ve kötürüm ederek versin" anlamında söylenen bir ilenme sözü

  130. gözüne hiçbir şey görünmemek : kendi derdi dolayısıyla hiçbir şeye değer vermemek

  131. gözüne ilişmek : birdenbire, istemeden görmek

  132. gözüne karasu inmek : karasu hastalığı yüzünden gözü görmez olmak

  133. gözüne uyku girmemek : uyuyamamak, uykusuz kalmak

  134. gözünü (veya gözlerini) açmak : uyanmak

  135. gözünü ağartmak : gözlerini belertmek

  136. gözünü ayırmamak : bir şeye sürekli olarak bakmaktan kendini alamamak

  137. gözünü daldan budaktan (veya çöpten) esirgememek (veya sakınmamak) : tehlikeli işlere atılmaktan çekinmemek

  138. gözünü (veya gözlerini) dikmek : dikkatle bakmak, gözünü ayırmadan bir yere veya bir kimseye bakmak

  139. gözünü doyurmak : bol bol vermek

  140. gözünü dört açmak : aldanmamak için çok uyanık bulunmak

  141. gözünü (veya gözlerini) duman bürümek : hayale dalmak, dalgınlaşmak

  142. gözünü gözüne dikmek : başkasının gözüne sürekli olarak bakmak

  143. gözünü hırs bürümek : aşırı hırslanmak

  144. gözünü ... hırsı bürümek : bir şeyi aşırı ölçüde istemek

  145. gözünü (veya gözlerini) kan bürümek : adam öldürecek kadar öfkelenmek

  146. gözünü (veya gözlerini) kapamak : ölmek

  147. gözünü karartmak : bir işe atılırken hiçbir şeyden çekinmemek

  148. gözünü (veya gözlerini) kırpmadan : çekinmeden, korkusuzca

  149. gözünü kin bürümek : intikam alma duygusundan başka bir şeye önem vermemek

  150. gözünü (veya gözlerini) oymak : çok kötülük etmek

  151. gözünü sevda (veya aşk) bürümek : ondan başka hiçbir şeyi düşünmemek, tamamen ona bağlanmak

  152. gözünü sevdiğim : okşamalık olarak kullanılan bir söz

  153. gözünü seveyim : birinden bir şey isteneceği zaman kullanılan söz

  154. gözünü toprak doyursun : kendinden olan veya kendisine verilen şey ne kadar çok olursa olsun, bununla yetinmeyenler için söylenen bir ilenme sözü

  155. gözünü üstünden ayırmamak : sürekli denetim altında bulundurmak

  156. gözünü yıldırmak : gözünü korkutmak

  157. gözünü yummak : gözünü kapamak

  158. gözünün bebeği gibi sevmek : çok sevmek

  159. gözünün çapağını silmeden : sabahleyin uyanır uyanmaz

  160. gözünün içine baka baka : cesaret ve soğukkanlılıkla

  161. gözünün (veya gözlerinin) içine bakmak : bir kimsenin üstüne titremek

  162. gözünün üstünde kaşın var dememek : birinin her davranışını hoş görmek

  163. gözünün önüne gelmek : hatırlamak

  164. gözünün önünü görmemek : sisten, pustan dolayı etrafını görememek

  165. gözüyle görmek : bir olaya tanık olmak

  166. gözüyle (veya gözleriyle) tartmak : kim ve ne olduğunu anlamak için dikkatle bakmak


Harf Analizi

  1. - Ünlü harf (18 tane) : ö,ü,e,a,i
  2. - Ünsüz harf (28 tane) : g,z,n,d,v,y,l,r,ş,m,k,ç
  3. - Kalın Ünlüler : (1 tane) : a
  4. - İnce Ünlüler : (4) : ö,ü,e,i
  5. - Sert Ünsüz : (3) : ş,k,ç
  6. - Yumuşak Ünsüzler : ( 9) : g,z,n,d,v,y,l,r,m
  7. - Bilinmeyen karakter (4) : ( )

Yeni Bir Kelime Öğren?

  • Mahalleyi ayağa kaldırmak
  • Kır eğlencesi
  • Balıkçı kazağı
  • Böcekkabuğu
  • Koyu kır
  • Mahalle muhtarı
  • Mahalle arkadaşı
  • Turna kırı
  • Balıkçı düğümü
  • Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı