-
hava gemisi : isim Havada yolcu taşımaya yarayan, sert gövdeye sahip, gazla yükselen ve pervanelerle hareket eden araç, zeplin
-
ticaret gemisi : isim, denizcilik Devlet veya özel sermayece işletilen, ticaret amacıyla kullanılan gemi
-
uzay gemisi : isim, gök bilimi Uzaya gitmek için yapılmış taşıt, mekik
-
harp gemisi : isim, askerlik Savaş gemisi
-
savaş gemisi : isim, askerlik Özel ve büyük ateş gücüne sahip, korunmak için zırhla kaplanmış gemi, harp gemisi
-
yolcu gemisi : isim Yolcu taşımak üzere yapılmış deniz taşıtı
-
gemi ızgarası : isim, denizcilik Üstünde gemi yapılan büyük kızak
-
çıkarma gemisi : isim, askerlik Çıkarma yapılacak kıyıya asker, araç ve cephane taşımaya yarayan, altı düz küçük deniz aracı
-
gemi yatağı : isim, denizcilik Gemileri korumaya elverişli koy
-
gemi adamı : isim, hukuk Bir iş sözleşmesine dayanarak gemide çalışan kaptan, subay, tayfa vb. kimseler
-
gemi takımı : isim, denizcilik Gerekli bütün işlerin yapılabilmesi için gemiye alınan her türlü araç, gereç
-
balast gemi : isim Ambarlarında yük bulunmayan gemi
-
yük gemisi : isim, denizcilik Yük taşımak için yapılan özel gemi, şilep
-
kuru yük gemisi : isim, denizcilik Deniz taşımacılığında katı maddeleri taşıma özelliğine göre imal edilen gemi
-
buharlı gemi : isim Buhar gücüyle çalışan gemi
-
gemi aslanı : isim Hiçbir işe yaramayan adam
-
ateş gemisi : isim, tarih Eski çağlarda düşman gemilerini yakmak için özel bir biçimde yapılmış, içi yakıcı maddelerle dolu gemi
-
karakol gemisi : isim, denizcilik Kara sularında güvenliği sağlamak ve gözcülük yapmak için dolaşan küçük gemi
-
yelken gemisi : isim Rüzgârın şişirdiği yelkenlerin yardımıyla yol alan gemi
-
bulaşık gemi : isim, denizcilik Tayfalarında veya yolcuları arasında bulaşıcı hastalık bulunan gemi
-
kurtarma gemisi : isim, denizcilik Deniz trafiğinde arızalanan, kaza geçiren gemi, şilep vb. araçları uygun bir yere çekip götüren özel donanımlı deniz aracı
-
mayın arama tarama gemisi : isim, askerlik, denizcilik Deniz içine döşenmiş mayınları bulmaya yarayan bir aygıtla donanmış gemi
-
dökme yük gemisi : isim, denizcilik Özellikle dökme yük taşımak amacıyla yapılmış tekne
-
gemi bozma : isim, denizcilik Gideri gelirinden çok olup çalıştırılması ekonomik olmayan gemi hurdaya ayrılıp sökülme
-
gemi çıkışı : isim, denizcilik Gerekli işlemler yapıldıktan sonra gemi limanı terk etmek
-
gemi enkazı : isim Batmış veya hasara uğramış gemiden artakalanlar
-
gemi iskeleti : isim Geminin gövdesinin yapılmasından önceki ana yapısı
-
gemi leşi : isim Batmış gemi teknesi
-
gemi müdürü : isim, denizcilik Geminin yolculuğa hazır hâle gelmesi için gerekli donanımları sağlayarak işleri düzenleyen kimse
-
yelkenli gemi : isim Yelkenle yürütülen gemi
-
cankurtaran gemisi : isim, denizcilik Karaya oturan, yanan veya batma tehlikesi ile karşı karşıya kalan gemileri kurtarmaya yarayan gemi
-
hastane gemisi : isim, denizcilik Savaş, afet vb. durumlarda hasta bakımı için ayrılan özel donanımlı gemi
-
kablo gemisi : isim, denizcilik Deniz altına telefon, telgraf ve elektrik kabloları döşeyen gemi
-
kabotaj gemisi : isim, denizcilik Kabotaj hattında çalışan gemi
-
kılavuz gemisi : isim, denizcilik Boğaz vb. geçişi tehlikeli yerlerden büyük gemilerin kolaylıkla geçişini sağlamak için yol gösteren gemi, kılavuz
-
kumandan gemisi : isim, denizcilik Kumandanın komuta ettiği donanma gemisi
-
mayın gemisi : isim, askerlik Denize mayın dökmek için özel olarak yapılmış gemi
-
sancak gemisi : isim, denizcilik Savaş gemileri filosunda, filotillasında komutanın içinde bulunduğu gemi
-
sarnıç gemisi : isim, denizcilik Petrol, benzin gibi akaryakıtları taşımaya yarayan gemi
-
gemi karaya oturmak : gemi, sığ bir yere saplanıp kalmak"Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık." - A. Erhat
-
gemileri yakmak : geri dönüşü olmayan kararlar vermek"Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık." - A. Erhat
-
gemi baş vurmak : denizcilik önden gelen dalgalarla gemi başı kalkıp kalkıp inmek"Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık." - A. Erhat
-
gemi dövünmek : denizcilik şiddetli dalgaların etkisiyle gemi bağlı veya demirli olduğu yerde inip kalkmak, sallanmak"Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık." - A. Erhat
-
gemi gezmek : denizcilik dış etkiler yüzünden gemi rota çizgisinden ayrılıp sancak veya iskele yönüne ilerlemek"Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık." - A. Erhat
-
gemisini kurtaran kaptan : güç bir duruma düşüldüğünde ne yapıp edip kendisini veya yakın çevresindekileri kurtaranlar için söylenen bir söz"Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık." - A. Erhat
-
gemisini yürütmek : bir işi hiçbir engel tanımadan sürdürmek"Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık." - A. Erhat
-
gemiyi rotasına koymak : denizcilik gemiyi pusula ile gideceği yönde belli olan rota çizgisi üzerine getirmek"Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık." - A. Erhat
-
gemiyi tutmak : denizcilik gemiyi belirli bir yerde bir süre bekletmek, çalışmadan durmak"Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık." - A. Erhat
-
gemiyi yatırmak : denizcilik altını temizlemek amacıyla küçük gemileri yan döndürmek"Bu yolculuğa bizi götürecek bir tek gemi bulamadık." - A. Erhat