- bölge
isim Sınırları idari, ekonomik birliğe, toprak, iklim ve bitki özelliklerinin benzerliğine veya üzerinde yaşayan insanların aynı soydan gelmiş olmalarına göre belirlenen toprak parçası, mıntıka"Maddeden mi nereden geldiği belirsiz olan bu kıymet son tahmi
- oda
isim Evin veya herhangi bir yapının oturma, çalışma, yatma gibi işlere yarayan, banyo, salon, giriş vb. dışında kalan, bir veya birden fazla çıkışı olan bölmesi, göz"Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü." - A. Haşim
- mahalle
isim Bir şehrin bir kasabanın, büyükçe bir köyün bölündüğü parçalardan her biri"Bir dakika sonra çığlık bütün mahalleyi ayaklandırdı." - E. İ. Benice
- hücre
isim, anatomi, biyoloji İnce bir zar içindeki protoplazma ve çekirdekten oluşmuş, bir organizmanın yapı ve görev bakımlarından en küçük birimi, göze
- koruma
isim Korumak işi"Bütün oba sevdalıları korumanın sevinci, övüncü içindeydi." - Y. Kemal
- servis
isim Sofrada hizmet etmekle görevli kimsenin yaptığı iş ve bu işin yapılma biçimi, sofra hizmeti
- bölüm
isim Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım"Gelgelelim, hayatın bu masalsı bölümü çok kısa sürüyor." - A. Ağaoğlu
- kilit dili
isim Kilidin anahtarla sürülen parçası
- mıntıka
isim Bölge
- semt
isim Şehirde yerleşim bölgesi, yaka"Gölgesinde bir semti barındıran gürbüz bir çınarın yıldırımla vurulmasına bile güç dayanılır." - İ. A. Gövsa
- kısım
isim Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim"Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz." - N. Araz
- himaye
isim Koruma, gözetme, esirgeme, koruyuculuk, gözetim"Henüz ana himayesine ne kadar muhtaç olduğunu görüyorum." - Y. Z. Ortaç
- ünite
isim Birlik, birleşmiş olma durumu
- gözlem
isim Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede"Onun romanları düş gücüne değil, gözlem gücüne dayanır." - S. Birsel
- korumak
-i, -den Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek"Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur." - O. S. Orhon
- geçiştirmek
-i Gereken önemi vermemek, üstünde durmadan başından savmak"Babama yazdığın mektupta eskülabi bir cümle ile geçiştirmişsin. Demek iş yok." - S. Eyuboğlu
- vesayet
isim Vasilik"Vesayet ve himaye altına giren bir devlet istiklalini yitirir." - H. Taner
- gözetim
isim Gözetme işi, nezaret"Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır." - Anayasa
- avlu
isim Bir yapının veya yapı grubunun ortasında kalan üstü açık, duvarla çevrili alan, hayat (II), hanay, sahn"Yüksek, sur gibi kalın duvarın ardındaki küçük avluya kunt demir kapıdan girilirdi." - A. Kutlu
- önlemek
-i Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak"Bir yerden kokusu çıkarsa baban vasıtasıyla önlemek isteyecekler." - S. Ali
- koğuş
isim Kışla, okul, tutukevi, hastane vb. kalabalık yerlerde, içinde birçok kimsenin yattığı veya barındığı büyük oda"Koğuşlardan birinin penceresinden hasta bir çocuğun söylediği türkü geliyor." - P. Safa
- mahcur
sıfat, hukuk Kısıtlı
- yönünde
- vasi edinilen
- gard almak
- mehcur
- musi
- emniyetli yerde korumak. ward off savuşturmak
- semt, bölge, koğuş, vasilik, vesayet, vesayet altındaki kimse, koruma
- vesayet altındaki kişi