- amaç
isim Ulaşmak istenilen sonuç, maksat"Evet ama öteki kızı bu iş için kaçırdılarsa amaçlarına ulaştılar." - A. Ümit
- bakış
isim Bakma işi"Görenin kanını kaynatan bir tadı vardı duruşunun, bakışının." - Y. Kemal
- kanı
isim İnanç, düşünce, kanaat"Ahlakın da iyiliğe değil, güce dayandığı kanısındadır." - S. Birsel
- oy
isim Bir toplantıya katılanların, bir sorunla ilgili birkaç seçenekten birini tercih etmesi, rey
- oy
ünlem Çeşitli duyguları anlatmak için kullanılan bir seslenme sözü
- görüş
isim Görme işi
- fikir
isim Düşünce"Bir fikrin münazarasıyla kütüphanesinin önünde sabahladığımız geceler olurdu." - A. H. Müftüoğlu
- düşünce
isim Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea"Bu düşünce ona epeyce azap verdi." - A. Midhat
- not
isim Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı"Kitaplardan birinin kenarına bir not yazmışsın." - R. N. Güntekin
- görüntüleme
isim Görüntülemek işi
- görünüm
isim Bir şeyin dıştan bakıldığında görünen biçimi, görünme durumu, görünüş, manzara, zevahir, vizyon"O geniş caddeler bugünkü hazin görünümleriyle nihayet bulurlar. Edebiyatın özlemleri acı bir batkıya uğrar." - S. İleri
- kanaat
isim Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
- görüntü
isim Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, hayalet
- nazar
isim Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk, göz
- görünüş
isim Görünme işi
- bakmak
-e Bakışı bir şey üzerine çevirmek"Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim" - C. S. Tarancı
- tavır
isim Durum, vaziyet (I), hâl"Bu libaslar altında ikisinin de yürümeleri, tavırları değişmişti." - A. H. Müftüoğlu
- görmek
-i Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
- seyretmek
nsz Bir şeyin durumunu, oluşumunu gözlemek, bakmak
- bakma
isim Bakmak işi"Kızlara bakmaya giderken içimde hep beni beğenmeyecekler kaygısını taşıyordum." - A. Ümit
- muayene etmek
bir kimsenin hasta olup olmadığını veya hastalığının nerede olduğunu araştırmak"Doktor muayenesine gitmek için aldığı her randevunun ardından korkudan iştahı kesiliyordu." - S. Erez
- mütalaa etmek
okumak"Mütalaada önüne biyoloji kitabını açmış, iki satır okuyor, beş satır dalga geçiyordu." - Ç. Altan
- yoklamak
-i Dokunarak incelemek"Hem kendimi hem etrafımda gördüğüm eşyayı elimle yokladım." - R. H. Karay
- görme
isim Görmek işi, rüyet"İnsanın sözünün başkalarına ulaştığını, onlarla buluştuğunu görmesi gönendirici, güzel bir duygu." - N. Meriç
- manzara
isim Bakışı, dikkati çeken her şey"Karışık rüyalarda görülen manzaralar gibi dumanlı bir sahne." - A. Gündüz
- görü
isim Görme yetisi
- tablo
isim Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel veya kara kalem resim"Hırsımdan bazılarına tablomu bedava verdim, alın, götürün diye bağırdım." - H. C. Yalçın
- meram
isim İstek, amaç, gaye, maksat"Benim meramım sana yalnız bir şey sormak." - Ö. Seyfettin
- emel
isim Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek"Bu emele vasıl olmak için bütün gayretimi sarf edeceğim, elimden geleni yapacağım." - E. İ. Benice
- tutum
isim Tutulan yol, tavır"Dil bir bakış, görmede bir tutum, belli bir algılama biçimidir." - N. Uygur
- yorum
isim Bir yazının veya bir sözün, anlaşılması güç yönlerini açıklayarak aydınlığa kavuşturma, tefsir
- maksat
isim İstenilen şey, amaç, gaye, erek"Bugün oraya gitmeden evvel, Maarif idaresine uğradım. Maksadım evrakı geriye almaktı." - R. N. Güntekin
- incelemek
-i Bir işi veya bir şeyi ele alıp özelliklerini, ayrıntılarını inceden inceye, özenli bir biçimde anlamaya, öğrenmeye çalışmak, tetkik etmek"Ne kitap okur ne de başkalarının düşüncesini inceler." - S. Birsel
- tetkik etmek
incelemek"Galata lokantalarının yemekleri üzerine tetkikler yapmaya başlamış." - A. Rasim
- inanç
isim Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma"Bilhassa kadınlar arasında hurafeye inanç fazla buralarda." - F. Otyam
- kanış
isim Kanma işi
- öğüt
isim Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat"Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk." - A. Gündüz
- gaye
isim Elde edilmesi gereken, ulaşılmak istenen şey, amaç"İnsanoğlunun gayesi ölmek değil, yaşamak ve galebe çalmaktır." - M. Kaplan
- görüntülemek
-i Belirli bir konuyu buna en yakın görüntüler içinde tasarlamak, yaratmak, gerçekleştirmek
- beklenti
isim Gerçekleşmesi beklenen şey"Ondan beklentimi çarçabuk unuttum." - A. Ağaoğlu
- fikirsiz
sıfat Herhangi bir konu üzerinde düşünemeyen, görüşü olmayan, düşüncesiz
- görüş alanı
Haritacılık (Kartografya), Kamera ve tarayıcıların nesne uzayında kapattıkları alanın büyüklüğünü tanımlamada kullanılan, izdüşüm merkezinde ölçülen, en uçtaki izdüşüm ışınları arasında kalan açı, görüş açısı.
- göster
Eskrim, Kılıçta rakibin düşünce ve hamlesini anlamak için kesme hareketi veya kılıç ucu ile dürtüş şeklinde yapılan hareket.
- rey
isim Oy"Parlamentoda itimat reyi alamayan her hükûmet şüphesiz istifa etmek zorunda kalacaktır." - Y. K. Karaosmanoğlu
- amacıyle
- nashihat
- geçerli görünüm
- görünüm menüsü
- görüş, görünüş, manzara, bakış, görüş, düşünce, kanı, incelemek, tetkik etmek, bakmak, görmek, muayene etmek, üzerinde düşünmek, değerlendirmek
- göz ayrımı
- gözükmez