- değer
isim Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet"İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı
- mal
isim Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü"Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı." - Ö. Seyfettin
- anlam
isim, dil bilimi Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, meal, fehva, deme, mazmun, medlul, valör
- değer biçmek
bir şeyin değerini belirtmek, bir şeye değer koymak"İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı
- değer vermek
değerli saymak, önem vermek"İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı
- kadir
isim Değer, kıymet, itibar
- kadir
sıfat Güçlü, gücü yeter, erkli"Binaya yakışacak mobilyayı satın almaya kadir babayiğit çıkmadı." - R. N. Güntekin
- ton
isim Bir metreküp hacminde ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı
- ton
isim, müzik İnsan veya çalgı sesinin yükseklik, alçaklık derecesi
- fiyat
isim Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha"Fiyatı her ne ise derhâl tediye ederim." - N. Hikmet
- büyüklük
isim Büyük olma durumu"Bu büyüklük değil ancak mertçe bir davranıştır." - N. Araz
- paha biçmek
değerini tahmin etmek veya belirlemek
- kıymet
isim Değer"Bir özleyiş ve bir korkudan sonra bayrağın kıymetini ne kadar daha başka, ne kadar daha yakından duyuyordum." - R. E. Ünaydın
- kadrini bilmek
değerini bilmek, yararlanmak
- maliyet
isim, ekonomi Üretimde bir mal elde edilinceye değin harcanan değerlerin toplamı
- bedel
isim Değer, fiyat, kıymet
- itibar
isim Saygınlık"Benim bir kuru itibardan başka neyim var bu dünyada kaybedecek?" - N. Cumalı
- beğenmek
-i İyi veya güzel bulmak"Biz çocuklar evimizi çok beğendik." - A. Kutlu
- miktar
isim Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik
- saymak
-i Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak"Nara sormuşlar: -Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne- demiş." - B. R. Eyuboğlu
- değersiz
sıfat Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz"Peki öyleyse neden söz vermeyi değersiz bulmuşuz?" - N. Uygur
- değerlendirmek
-i Bir şeyi yerinde ve yararlı bir yolda kullanmak
- fayda
isim Yarar"Biz bu işlerde fayda görmedik." - A. Kulin
- yarar
isim Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj"Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık." - A. İlhan
- önem
isim Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durumu, ehemmiyet"Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız." - N. Ataç
- paha
isim Değer, fiyat, eder
- eder
isim Fiyat, paha, değer"Bu kitabın ederi ne kadar?"
- ehemmiyet
isim Önem"Bu kadarının hiç de ehemmiyeti yoktu." - N. F. Kısakürek
- meziyet
isim Bir kişiyi veya nesneyi benzerinden üstün gösteren nitelik"Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı." - F. R. Atay
- değim
isim Liyakat
- beş para etmez
"hiçbir değeri yok, işe yaramaz" anlamında kullanılan bir söz"Hâlbuki benim beş param yok. Nasıl sizleri alıp götürebilirim?" - H. Bayaz
- Sağlık-Tıp, Değer.
- Bir şeyin adil bir karşılığı olan (para, mal veya hizmet) miktarı.
- gerçek değer
- takdir etmek
- değerler
- nota değeri
- değer koymak
- değer, kıymet, para değeri, kıymet, değer, önem, itibar, ç.değer yargısı, değer biçmek, kıymet takdir etmek, önem vermek, değer vermek, kıymetini bilmek
- değerini ölçmek
- hakiki kıymet
- iabar etmek
- kesin anlam
- kıymet takdir etmek
- muteber tutmak
- resimde renk tonu