- karanlık
isim Işık olmama durumu"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver
- kararsız
sıfat Kararı olmayan"Kararsız adam."
- belirsiz
sıfat Belirli olmayan, belgisiz, gayrimuayyen, vuzuhsuz"Şimdi galiba belirsiz bir yerde bir esere çalışıyor." - N. F. Kısakürek
- Bulanık
sıfat Bulanmış olan, duru olmayan"Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı." - F. R. Atay
- belirsizlik
isim Belirsiz olma durumu, belgisizlik, müphemiyet, vuzuhsuzluk"Belirsizliği yenebilmesi için önce onu nerede bulabileceğini bilmesi gerekiyordu." - E. Şafak
- muğlaklık
isim Muğlak olma durumu
- muğlak
sıfat Anlaşılması güç, anlaşılmaz, karışık, çapraşık"Son günlerin karşı, muğlak vakalarını tahlil edemedi." - P. Safa
- müphem
sıfat Belirsiz"Akşamları başında müphem bir hararet, oysa elleri ayakları buz." - A. İlhan
- anlaşılmaz
sıfat Anlaşılması güç olan, bir anlam verilemeyen, karışık, muğlak, tuhaf"Sen, anlaşılmaz bir ifşa kararıyla hayalimizin gözünü kör ettin." - A. N. Asya
- şüpheli
sıfat Kuşkulu"Mazisi şüpheli kadınlarla evlenmek, insanı sonraları rahatsız eder." - P. Safa
- flu
sıfat Tam olarak belli olmayan
- üstü kapalı
sıfat Açık ve kesin olmayan"Onu yumuşatacağına, daha fazla alaycı yaptı oldukça üstü kapalı bir sesle..." - H. E. Adıvar
- dalgın
sıfat Çevresinde olup bitenleri fark edemeyecek kadar düşünceye dalan"Kendi kendine mırıldanır gibiydi, dalgındı." - T. Buğra
- bellisiz
sıfat Belli olmayan, bilinemeyen"Ne kumaştan olduğu bellisiz murdar birer entari..." - H. R. Gürpınar
- muğlaklık.
- karanlıkça
- belirsiz, anlaşılmaz, üstü kapalı
- belli belirsiz. vague'ness müphemlik
- muğlak. vague'ly müphem şekilde