- büklüm
isim Kıvrım"Yırtılmış atılmış o kâğıtlar ki hayatım / Her parçası, her büklümü üstünde adın var" - M. C. Kuntay
- dönüş
isim Dönme işi"Dönüş yolunda radyoyu açtık." - E. Şafak
- dönmek
nsz Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek"İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum." - Y. Z. Ortaç
- çevirmek
-i Bir şeyin yönünü değiştirmek"Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." - Y. Z. Ortaç
- döndürmek
-i, -e Dönmesini sağlamak
- kıvrım
isim Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat, büklüm"Elinde sımsıkı tutmakta olduğu perdenin kıvrımlarını bıraktı, köşeye çekildi." - N. Hikmet
- kıvrılış
isim Kıvrılma işi
- burmak
-i Bir şeyi iki ucundan tutup ekseni etrafında ters yönlere çevirerek bükmek"Bazı sıkı zamanlarda öyle olur ki sırtımdan çıkan gömleği elimde burup sıktığım zaman, tekneden çıkmış çamaşır gibi zırıl zırıl su akar." - R. N. Güntekin
- çevriliş
isim Çevrilme işi
- fırıldatmak
-i Fırıl fırıl çevirmek"Sapanı fırıldattı, taşı saldı."
- büklüm.
- hızla dönmek
- hızla dönmek, hızla döndürmek, çevirmek