anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

true

Kelimeler > T ile başlayan kelimeler > true nedir ?
true
true, true nedir ,true ne demek
  • düzgün

    sıfat Doğru ve pürüzsüz, muntazam"Ayşe çayı demlemiş, düzgün dilimlerle francala kesiyordu." - C. Uçuk

  • gerçek

    isim Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat"Esasen bizim için millî varlık ile istiklal ve hürriyet aynı gerçeğin çeşitli cepheleridir." - M. Kaplan

  • doğru

    sıfat Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı

  • tam

    sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz

  • Hak

    isim Adalet"Haktan ayrılmamalı."

  • içten

    sıfat Samimi"Bu dileğinde içten çünkü bana bir şey olursa kendi başının da yanacağını çok iyi biliyor." - A. Ümit

  • asıl

    isim Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı"Bir belgenin aslı."

  • mutlak

    sıfat Salt"Eskilerden üstün olmasa da onlar kadar mutlak bir roman yazmak istiyorum." - H. E. Adıvar

  • meşru

    sıfat, hukuk Yasal"Meşru, gayrimeşru, ölümlü, ölümsüz çocuklarının sayısını bilen yok." - H. Taner

  • düzeltmek

    -i Düzgün duruma getirmek"Kirli eşyalarımı paketlere sardım, bavulumu düzelttim." - R. N. Güntekin

  • halis

    sıfat Katışık olmayan, katışıksız, saf"Devşirme değil, cetbecet Türk, özüm gibi halis Sivaslı, aslan gibi kumandan." - N. Hikmet

  • gerçekten

    zarf Gerçek olarak, cidden, hakikaten, sahi, sahiden, filhakika, filvaki"Hiçbir genç adam, ölümü gerçekten düşünmemiştir." - N. Ataç

  • hakiki

    sıfat Gerçek"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." - Atatürk

  • hakikaten

    zarf Gerçekten"Nihayet hakikaten de bir gün söylediği gibi büsbütün ortadan kayboldu." - A. H. Çelebi

  • samimi

    sıfat İçten (duygu vb.)"Sanatkâr, bizi söylediklerinin samimi olduğuna da inandırmalı." - O. V. Kanık

  • özgün

    sıfat Yalnız kendine özgü bir nitelik taşıyan, orijinal, ibdai"Eskinin doğa ile uyuşan, özgün yapılarını yıkıp yerine yabancı, öykünme, yaratıcılıktan yoksun yapılar dikerek çirkinleştirdik." - N. Cumalı

  • doğrultmak

    -i Doğrulmasını sağlamak, doğru duruma getirmek"Aralarında bellerini doğrultamayacak kadar yaşlıları da vardı." - T. Buğra

  • esaslı

    sıfat Köklü, geniş ölçüde etkili, güzel, doğru"Büyüdüğü vakit de kendisine esaslı bir şey söylenmemiş." - N. F. Kısakürek

  • katışıksız

    sıfat İçine başka şeyler karışmamış olan, arı (I), saf (II)

  • sadık

    sıfat Doğru, gerçek

  • doğrucu

    sıfat Her şeyin doğrusunu söylemeyi huy edinmiş olan, harbici

  • katkısız

    sıfat Üzerine veya içine hiçbir şey katılmamış, katışıksız, saf

  • safi

    sıfat Katıksız, duru, temiz

  • sahi

    zarf Gerçekten, gerçek olarak"Sahi dedikleri kadar güzelmiş! Siz onu görmediniz mi sahi!"

  • doğru olarak
  • aym
  • doğru, gerçek, halis, hakiki, gerçek, katışıksız, içten, samimi, gerçek, tam, eksiksiz, düzgün, sadık
  • hakiki sahi
  • merkeze uygun
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Yeni Bir Kelime Öğren?

  • constrict
  • nought
  • buteo
  • mountain pass
  • naught
  • minus
  • hobby
  • goose egg
  • straits
  • volunteer

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı