- gezi
isim Ülkeler veya şehirler arasında yapılan uzun yolculuk, seyahat
- gezi
isim Pamuk ve ipekle karışık dokunmuş hareli kumaş"Yalnız omuz başlarını örten, kısa kollu, gezi gibi yarı sert kumaştan, yakasız bir yaz ceketiydi." - R. H. Karay
- sefer
isim Yolculuk"Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden / Birçok seneler geçti dönen yok seferinden" - Y. K. Beyatlı
- yanlış
isim Bir kurala, bir ilkeye, bir gerçeğe uymama durumu, yanılgı, hata"Sen hayatımdaki bir yanlışmışsın, keşke seni hiç tanımasaydım." - N. Eray
- gezinti
isim Uzak olmayan bir yere yapılan gezi, tenezzüh"O civarın bütün ahalisi oralara yayılarak akşamları gezinti yapmaktadırlar." - A. Rasim
- gidiş
isim Gitme işi"Başka bir gidişinde Cenova'da dok işçileri grevdeydi." - N. Cumalı
- tür
isim Çeşit, cins"Yazı türleri."
- uçuş
isim Uçma işi"Koca mermi bölüğün siperine doğru istikamet aldı, havadan onun uçuşunu takip eden gözler iri dairelerle açılmıştı." - F. R. Atay
- yolculuk
isim Ülkeden ülkeye veya bir ülke içinde bir yerden bir yere gidiş veya geliş, gezi, seyahat, sefer"Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk." - F. N. Çamlıbel
- yolculuk etmek
bir yerden başka bir yere gitmek"Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk." - F. N. Çamlıbel
- Seyahat
Seyahat ya da yolculuk, kişi ya da nesnelerin (uçak, bot, tren, vb.) uzak yerler arasında gerçekleştirdiği devinimdir.
Eğlence, turizm ve tatilin yanı sıra dini, kültürel ve eğitsel amaçlı yolculuklar da yapılabilmektedir. Yolculuk; yerel, bölgesel, ulusal ya da uluslararası çapta gerçekleşebilir.
- sıçramak
-e Ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya veya ileriye atılmak"Çocuk taştan taşa sıçrayarak gitti."
- hata
isim Yanlış"Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum." - İ. O. Anar
- açılmak
nsz Açma işine konu olmak"Kasabada bir çırçır fabrikası açılmış." - A. Ümit
- yanılmak
nsz Tanımayarak, niteliğini iyi anlamayarak aldanmak"Bazen insanlar o kadar birbirlerine benziyor ki insan yanılıyor." - M. Yesari
- çözülmek
nsz Çözme işine konu olmak"Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri / Atlarımız çözüldü girdik handan içeri" - F. N. Çamlıbel
- sürçme
isim Sürçmek işi
- sürçmek
nsz Yürürken yanlış adım atıp dengesini yitirmek
- boşalmak
nsz Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek"Sınıf tamamen boşaldığında çıtı pıtı kadınla öğretmenin de onlarla birlikte gitmiş olduklarını fark etti." - E. Şafak
- sekmek
nsz Tek veya iki ayak üzerinde sıçramak"Evden yola, yoldan eve varabilmek için evvelce yerleştirilmiş iri kayalar üzerinde sekmek gerekirdi." - H. Taner
- uçma
isim Uçmak işi
- seğirtmek
nsz Sıçrayarak yakın bir yere doğru koşmak"İçeriye girip de kalem odasına doğru seğirttiği anda odacı sokaktan seslendi." - E. E. Talu
- seğirtme
isim Seğirtmek işi
- sendelemek
nsz Dengesi bozularak düşecek gibi olmak, adımlarını şaşırmak"İkimiz de birbirine sarılmış sarhoşlar gibi bir sağa bir sola sendeliyorduk." - Halikarnas Balıkçısı
- tökezlemek
nsz Yürürken ayağı bir yere çarpıp sendelemek"Önüne bakmadığı için ucu demirli kunduraları köprü dubalarının çivilerine takılıp tökezliyor." - B. Felek
- kastanyola
isim Bir çarkın dişlerine takılıp geriye doğru dönmesini önleyen dil
- çelme
isim Çelmek işi
- çelmek
-i Ayak uzatarak birisini düşürmek
- harekete geçirmek
- hata yapmak
- çelme takmak, badalak vurmak, sendeletmek, tökezlemek, sendelemek, takılmak, hata yapmak, gezi, gezinti, kısa yolculuk, takılma, tökezleme, düşme, hata, yanılma,
- ayak takılması
- dipten ayırmak
- durdurucu tertibat
- hafifçe zıplamak
- hatasını ortaya çıkarmak
- selme takmak
- uyuşturucu madde kullanmak