-
yanlış yere : zarf Boşuna, yanlış olarak"Yanlış yere, haksızca kabaran öfkeleri yatışmıştı." - C. Uçuk
-
yalan yanlış : sıfat Gerçek olmayan, yanlış şeylerle dolu"Yalan yanlış değerlendirmeler çabucak yaygınlaşıyor." - N. Cumalı
-
yanlış yunluş : zarf Yanlış bir biçimde
-
yaygın yanlış : isim Galatımeşhur
-
yanlış ata oynamak : tercihinde yanlış yapmak"Sen hayatımdaki bir yanlışmışsın, keşke seni hiç tanımasaydım." - N. Eray
-
yanlış çıkmak : yanlış olduğu anlaşılmak"Sen hayatımdaki bir yanlışmışsın, keşke seni hiç tanımasaydım." - N. Eray
-
yanlış kapı çalmak : isteğinin yapılmayacağı, yersiz sayılacağı bir yere başvurmak"Sen hayatımdaki bir yanlışmışsın, keşke seni hiç tanımasaydım." - N. Eray
-
yanlışını çıkarmak : yanlışını bulup göstermek"Sen hayatımdaki bir yanlışmışsın, keşke seni hiç tanımasaydım." - N. Eray
-
yanlıştan dönmek : bir işte yapılanın yanlış olduğunu anlayıp yeni bir uygulamaya geçmek"Sen hayatımdaki bir yanlışmışsın, keşke seni hiç tanımasaydım." - N. Eray