- yemek
isim Yemek yeme, karın doyurma işi"Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni." - N. Cumalı
- yemek
-i Ağızda çiğneyerek yutmak"Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor." - B. Felek
- bağlantı
isim İki veya daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki, irtibat, bağlanak"Kar yüzünden çevre ile bağlantı kesildi."
- iletişim
isim Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, haberleşme, komünikasyon
- sözünü etmek
birinden veya bir konudan söz etmek, onunla ilgili olarak konuşmak
- dokunma
isim Dokunmak (I) işi, temas
- dokunma
isim Dokunmak (II) işi
- dokunma duyusu
isim, biyoloji Deri üzerine yapılan değme, vurma, bastırma, çekme vb. etkileri alan duyu
- üslup
isim Anlatma, oluş, deyiş veya yapış biçimi, tarz"Akşam içinde en büyük üstatların eserleri kadar mükemmel ve muhteşem olan tabiat bize bir eda ve üslup dersi verir." - A. Ş. Hisar
- bahsetmek
-den Bir konu üzerinde söz söylemek, konuşmak"Annesine eziyet ettiğine inandığı babasından fazla bahsetmek istemediğini sezdim." - A. Kabaklı
- tesir etmek
etki etmek"Bazılarının da kanaati şudur ki iyi ahlakta çalışmanın rolü ve tesiri vardır." - N. F. Kısakürek
- düzeltmek
-i Düzgün duruma getirmek"Kirli eşyalarımı paketlere sardım, bavulumu düzelttim." - R. N. Güntekin
- iz
isim Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare"Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm." - S. F. Abasıyanık
- çalmak
-i, -e Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak"İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." - F. R. Atay
- ima etmek
dolaylı anlatmak, anıştırmak, ihsas etmek"Başkalarına ima ile bile söylemekten çekindiğim en mahrem şeyleri bilen insandın sen." - P. Safa
- aldatmak
-i Beklenmedik bir davranışla yanıltmak"Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi." - C. Meriç
- etkilemek
-i Etkiye uğratmak, tesir etmek"Toplumu etkileyen olaylara herkes kendi yorumunu katıyor." - N. Cumalı
- dokunmak
-e Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek"Bir elektrik zilinin düğmesine dokunduk." - A. Haşim
- koku
isim Nesnelerden yayılan küçücük zerrelerin burun zarı üzerindeki özel sinirlerde uyandırdığı duygu"Çöp kokusuyla beraber mutsuzluğu da artıyordu günbegün." - E. Şafak
- erişmek
-e Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak"Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş." - N. Cumalı
- yaklaşmak
-e Arada az bir aralık kalacak biçimde ilerlemek, aradaki uzaklığı azaltmak veya büsbütün ortadan kaldırmak için ileri gitmek"Saat sekiz buçuğa yaklaşıyordu." - S. F. Abasıyanık
- ellemek
-i Elle dokunmak"Görüyorsunuz, ben hiçbirini ellemiyor, hiçbirini açmıyorum." - Y. Z. Ortaç
- değmek
-e Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek"Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik." - Y. Z. Ortaç
- ayrıntı
isim Bir bütünün önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri, teferruat, tafsilat, detay"En küçük bir ayrıntıyı bile atlamayacaksın." - A. Ümit
- tuş
isim Piyano, org vb. müzik aletleriyle daktilo, hesap makinesi, bilgisayar ve telefon gibi makinelerde parmak vurulan yerlerin adı"Piyanonun tuşlarından, kemanın tellerinden uçan sesler, insana, insan olmanın mutluluğunu tattırır." - Y. Z. Ortaç
- temas
isim Değme (I), dokunma (I), dokunuş (I), değinti
- üzmek
-i Üzüntü vermek"Onu biraz üzerim ama zekâsına da bayılırım." - S. F. Abasıyanık
- dokunuş
isim Dokunma (I) işi, temas"Yolda, bir aralık Lâmi dizlerinde sıcak bir dokunuş duydu." - P. Safa
- duygulandırmak
-i Duygulanmasını sağlamak, duygulanmasına sebep olmak"Tanzimat döneminde olduğu gibi bu dönemde de duygulandıran oyunlar yazılmıştır." - M. And
- detay
isim Ayrıntı
- çeşni
isim Yiyeceğin ve içeceğin tadı, tadımlık"Çeşni olsun diye..."
- temas etmek
dokunmak, değmek
- değme
isim Değmek işi, temas
- dokunum
isim, biyoloji Çevremizdeki nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derimiz aracılığıyla bildiren duyarlık yeteneği, lamise
- teğet geçmek
yakınından geçmek
- el sürmek
- bitişik olmak
- fırça vuruşu
- çıtlanmak
- bitişik olma
- el sürülebilir
- hisleri uyandırma kuvveti
- mütehassıs olmak
- para isteme
- para koparmak
- tuşların direnci
- tuşlayış
- çok düşmek