- sarmak
-i Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek
- kısmak
-i Sesi azaltmak, alçaltmak"Radyoyu biraz kısar mısın?"
- kavramak
-i Elle sıkıca tutmak"Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp kaldırdı." - N. Cumalı
- germek
-i Bir şeyin uçlarından veya kenarlarından çekerek gergin duruma getirmek"Yayı daha germe / Kıracaksın" - B. Necatigil
- sıkmak
-i Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak"Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor." - Ö. Seyfettin
- sıkışmak
nsz Kalabalıktan dolayı birbirine çok yaklaşmak"Üç hademe, ebe, hasta bakıcı merdivenin orta sahanlığında sıkışmışlar, sedyeyi çevirmeye çalışıyorlar." - M. Ş. Esendal
- daralmak
nsz Dar duruma gelmek, küçülmek"İleride yolun daraldığını göre göre gaza yüklendi." - E. Şafak
- sıkılaştırmak
-i Sıkı duruma getirmek
- sıkıstırmak
- sıkılaştırmak, sıkmak, daraltmak, sıkılaşmak, daralmak