- var
sıfat Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı
- işte
edat Bir şey gösterilirken veya bir şeye işaret edilirken söylenen bir söz, aha, ahacık"İşte bu iki adam bir aralık göz göze geldiler." - İ. H. Baltacıoğlu
- mevcut
sıfat Var olan, bulunan"Dünya güzelliği sendedir mevcut / Hususi özenmiş yaratmış mabut" - Âşık Veysel
- şurada
zarf Şu yerde
- burada
zarf Bu yerde"Bir köylüden burada avlandığınızı duydum." - Halikarnas Balıkçısı
- orada
zarf Sözü edilen yerde"Her gün birkaç ev kadını orada çalı çırpıyla su ısıtıp çamaşırını yıkıyor." - A. Erhat
- ora
isim O yer"Bizimkiler ora senin, bura benim derken bir ulu dağın başına geldiler." - Y. Kemal
- oraya
zarf O yere, o yöne"Çarşamba günleri okulla sinemaya gidilirdi. Oraya çocuğu götürürdüm." - A. Kutlu
- şura
isim Anlatana veya söyleyene göre biraz uzakta olan yer, şu yer"Şuraya oturmuştu."
- orası
isim O yer, ora"Odam orası, dedi, sağ tarafa düşen kapı." - R. H. Karay
- haydi
ünlem İsteklendirmek, çabukluk belirtmek için kullanılan bir söz, hadi"Haydi! Sen git, beni yalnız bırak, bu akşam iyi değilim." - A. İlhan
- önüne
- şuradaki
- şuraya
- dikkat et
- o derecede
- o hususta
- o noktada
- o yer
- orada, oraya, orayı, işte, ...var