- şehadet
isim Tanıklık"Dünya karşısında Türk'ün kendi kendisi için yapacağı şehadet daha adamakıllı yapılmamıştır." - A. Ş. Hisar
- beyan
isim Bildirme
- ifade
isim Anlatım"Bu kitabın bende hazin bir intiba bıraktığını söylersem yanlış bir ifadede bulunmamış olurum." - A. H. Çelebi
- alâmet
Kur’an-ı Kerim, 1. Belirti, işaret, iz, nişan.
2.Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne.
- delil
isim İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare"Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu." - P. Safa
- kanıt
isim Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman"Kanıtı gazetenin ikinci sayfasındaki damızlık haberiydi." - Ç. Altan
- tanıklık
isim Tanık olma durumu, şahitlik, şehadet
- şahadet
İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük, Yüksek bir ülkü uğrunda ölme, şehit olma (Şehitlik).
- şahitlik
isim Tanıklık
- tanıklık, ifade
- veya aleyhte tanıtlama