- açık
sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- gerçek
isim Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat"Esasen bizim için millî varlık ile istiklal ve hürriyet aynı gerçeğin çeşitli cepheleridir." - M. Kaplan
- mülk
isim Ev, dükkân, arazi vb. taşınmaz mal
- kesin
sıfat Şüphe ve duraksamaya yer bırakmayan veya geri dönülmeyen, değişmez, mutlak, kati, maktu"Sevmem kesin sözleri, bir kesin söz duydum mu tersine söylemek gelir içimden." - N. Ataç
- somut
sıfat Varlığı duyularla algılanabilen, müşahhas, konkre, soyut karşıtı"Taş, su, hava somut birer varlıktır."
- elle tutulur
çok açık ve belli"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- maddi
sıfat Madde ile ilgili, maddesel, özdeksel, manevi karşıtı
- akla yakın
sıfat Aklın benimseyebileceği, aklın kabul edebileceği nitelikte olan"İkinci olasılık daha akla yakındır." - Y. Atılgan
- anlaşılır
- hissedilir
- dokunulur
- duyulur
- kavranabilir
- tutulur
- dokunulabilir, elle hissedilebilen, gerçek, elle tutulur, somut, kesin
- dokunulur halde
- dokunulur halde.
- hissedilir. tangible assets maddi kıymetler. tangiblos mal
- servet. tangibil'ity
- tangibleness tutulabilme. tangibly gerçek olarak