- uç
isim Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası"Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu." - A. Gündüz
- hesap
isim Aritmetik
- şerit
isim Dar, uzun dokuma veya kumaş parçası"Güzel bir şeritle künyemi göğsüme bağladım ve gittim." - F. R. Atay
- halka
isim Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember"Belinde uzun gümüş halkalarla asılı gümüş anahtarları vardı." - F. R. Atay
- kayış
isim Bağlamak, tutmak veya sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi"Şapkası yere düşmüş, yakası yırtılmış, kılıcının kayışı kopmuştu." - Ö. Seyfettin
- kayış
isim Kayma işi
- kaytan
isim Pamuk veya ipekten sicim"Nefise, titreyerek bir küçük torbaya benzeyen bu atlas kesenin kaytanını çözdü, ağzını açtı." - H. Z. Uşaklıgil
- fatura
isim, ticaret Satılan bir malın cinsini, miktarını ve fiyatını bildirmek için satıcının alıcıya verdiği hesap pusulası"Camın arkasında oturmuş, ha babam fatura damgalayıp para üstü veriyor." - E. Şafak
- ödemek
-i Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek"Borç varsa benimkidir, onu ödemek ve teşekkür etmek lazım." - R. H. Karay
- tab
isim Mizaç, huy, tabiat, karakter
- kulp
isim Kazan, tencere, fincan, dolap, altın vb.nin tutulacak yeri"Heybeden çıkardığı kulpu kopuk küçük bir teneke maşrapa ile su getirdi." - O. C. Kaygılı
- etiket
isim Bir malın tür, miktar, fiyat vb. nitelikleri veya kitap, defter vb. şeylerin kime ait olduğunu belirtmek için üzerlerine konulan küçük kâğıt
- sekme
isim Sekmek işi
- askı
isim Üzerine herhangi bir şey asmaya yarar nesne"Durumu hiç değilse bir süre kurtarmak için giysiyi bir askıya takıp duvardaki çiviye astım." - A. Kutlu
- klapa
isim Yakanın göğse doğru inen devrik bölümü
- yafta
isim Üzerine asıldığı veya yapıştırıldığı şeylerle ilgili bir bilgi veren yazılı kâğıt parçası"Bir şeye ad koymak, satışa çıkarılan malın üzerine yafta asmaya benzetilebilir." - N. Uygur
- brit
isim Düğmeyi iliklemek için kumaş veya iplikten yapılmış özel bir ilik türü
- elbisede bağlanacak uç
- kdili hesap
- kon trol etmek
- ufak çıkıntı
- etiket, brit, askı,
- hesap tutmak pick up the tab kdili parayı çekmek
- işaret etmek ear tabs şapka kulaklıkları keep tab
- kanatçık panjuru
- keep tabs on takip etmek
- kundura bağı ucundaki madeni parça
- ödemek.