- bu
sıfat Yerde, zamanda veya söz zincirinde en yakın olanı gösteren bir söz"Hiçbiri bu çocukların eline su dökemez." - A. Ümit
- çok
sıfat Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
- şöyle
zarf Şunun gibi, şuna benzer biçimde
- bu kadar
yaklaşık"Hiçbiri bu çocukların eline su dökemez." - A. Ümit
- böyle
sıfat Bunun gibi, buna benzer"Böyle bir teklifi kabul edeceğini sanmıyorum." - A. Ümit
- öylesine
zarf Aşırı bir biçimde, fazla, o kadar çok, o derece"Yüreğimizdeki uygarlaşma ateşi öylesine harlı yanıyordu ki hatalarımızı görmüyorduk." - A. Kulin
- öyle
sıfat Onun gibi olan, ona benzer"Ben öyle bir şey demedim." - R. H. Karay
- o kadar
çok fazla"O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." - N. Cumalı
- sadece
zarf Yalnızca"Biz burada sadece tekâmül seyrine göre kabataslak bir tasnif denemesi yaptık." - A. K. Tecer
- böylece
zarf Tam böyle, bu biçimde"Kadın, böylece ona bir teyze yakınlığı göstermişti." - H. E. Adıvar
- gibi
edat -e benzer"Bu göz alabildiğine düzlük, sinsi bir bataklık gibidir." - A. Erhat
- böylesi
zamir Bunun gibisi, bu biçimde olanı"Padişah bakmış, babayani, hırpani bir derviş. Ne gelir ki böylesinin elinden?" - E. Şafak
- öylesi
sıfat Ona benzer, onun gibi"Bu otlakçıya canım kurban kardeşim! Bu herif öylesi değil ki!" - M. Ş. Esendal
- bu gibi
- bunun gibi
- bu sıfatla
- haddi zatında
- meselâ
- öyle, böyle, bu gibi, öylesine, çok, o kadar, o kadar çok, öylesine, o kadar fazla, öylesine çok, öylesi, öyleleri, bu, o