- derece
isim Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe"Hukuk tahsilini Paris'te bitirmiş, birinci derece diploma almıştı." - Ö. Seyfettin
- sabit
sıfat Yerinden oynamayan, yerini değiştirmeyen, durağan
- mevki
isim Yer, mahal"Gelibolu civarında Akbaş mevkisinde bir cephane deposu vardı." - Atatürk
- şöhret
isim Ün"Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı." - R. H. Karay
- itibar
isim Saygınlık"Benim bir kuru itibardan başka neyim var bu dünyada kaybedecek?" - N. Cumalı
- eskilik
isim Eski olma durumu, antikite"Öyle bir yaştaydık ki eskiliğin oluşturduğu eksikler nedir, bilmiyorduk." - A. Kutlu
- önemsiz
sıfat Önemi olmayan, ehemmiyetsiz
- ehemmiyetsiz
sıfat Önemsiz"Ama en ufak, en ehemmiyetsiz şeyi derin derin düşünür." - Ö. Seyfettin
- mertebe
isim Aşama, derece, rütbe"Bu sanatkârı bir yarım ilah mertebesine yükselten ne kuvvet ne de hususiyettir." - A. Ş. Hisar
- baki
sıfat Sürekli"Dünyada zaten ne bakiydi?" - Ö. Seyfettin
- durak
isim Tren, tramvay, otobüs, minibüs vb. genel taşıtların durmak zorunda olduğu veya durabileceği yer"İlk durakta otobüsten atlayarak geriye döndüm." - S. F. Abasıyanık
- durma
isim Durmak işi"Bu rakkasın durmasına hiçbirimiz alışık değilizdir bu evde, o hep aynı ahenkle sallanmalı." - A. M. Dranas
- devam
isim Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme
- süreklilik
isim Sürekli olma, kesintisiz olarak sürüp gitme durumu, devamlılık
- muattal
sıfat İşlemez, kullanılmaz duruma gelmiş
- daimi
- ayakta duran
- ayakta durma
- devam eden
- duracak yer
- işlemez halde
- akmayan su. standing wave sürekli dalga
- birbirine ters iki dalganın meydana getirdiği sabit dalga .of high standing itibarı yüksek
- ehemmiyetsiz.
- geminin asıl ana halatları. standing room ayakta duracak yer
- tiyatroda iskemleler dolduktan sonra kalan yer. standing water su birikintisi
- yüksek seviyede. of long standing çoktan beri devam etmekte veya geçerli olan .of no standing itibarsız