- sis
isim, coğrafya Atmosferin alt tabakalarındaki küçük su taneleri veya buhardan oluşan bulutların çok alçalarak yeryüzüne kadar inmesiyle oluşan duman"Kalküta'yı süt mavisi bir akşam sisi kaplıyor." - R. H. Karay
- tükürük
isim Tükürük bezlerinin ağza akan salgısı"Böyle tükürük saçtığına bakılırsa ya politikadan konuşuyor ya birini batırıyordu." - H. Taner
- atmak
-i, -e Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak"Taşı suya atmak."
- dil
isim Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı"Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki..." - Y. Z. Ortaç
- serpiştirmek
-i, -e Yağmur veya kar azar azar, ince ince yağmak, serpmek"Serpiştiriyordu kar soğuk gece yarısı." - B. Necatigil
- çiselemek
nsz Yağmur yavaşça yağmak"Mevsim kış, hava kapalı, yağmur ince ince çiseliyor." - R. N. Güntekin
- atıştırmak
-i Acele olarak yemek veya içmek"Besim, gidenlere ikram edilen çaydan kalma bisküvileri atıştırmakla meşguldü." - P. Safa
- kusmak
nsz Midenin içindekini basınçla ağızdan dışarı atmak, çıkarmak, kay etmek, istifra etmek
- salya
isim Ağızdan sızan tükürük
- tükürmek
-i Tükürüğü ağız içinden dışarıya atmak"Ötekiler pis bir şeye dokunmuş gibi yere tükürdüler." - H. E. Adıvar
- serpelemek
nsz Seyrek damlalar durumunda yağmak"Yağmurun serpelediği olurdu eski yaz günlerinde, bulut geçti derlerdi." - O. Rifat
- çisenti
isim Toza benzer biçimde ince ince yağan şey"Yıldızların ışık çisentisi altında yalıya geldim." - Y. Z. Ortaç
- çıtırdamak
nsz Çıtır çıtır ses çıkarmak"Yere kuş gibi basardı. Fakat ne kadar olsa eski tahtalar çıtırdardı." - P. Safa
- bazı böceklerin salyası
- kebap şişi
- meç saplamak
- tükürük gibi saçmak
- şiş saplamak
- şiş, kebap şişi, dil, saplamak, tükürmek, tükürük