- özel
sıfat Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan, spesiyal"Aşçının özel yemeği."
- olağanüstü
sıfat Alışılmıştan, benzerlerinden farklı olan, fevkalade"Bazı kentlerin, insanın üstünde olağanüstü bir etkisi oluyor." - H. E. Adıvar
- fevkalade
sıfat Alışılmış olandan ayrı, olağanüstü, beklenmedik, görülmedik, işitilmedik"Eserin aslına fevkalade sadakat gösterilmiş olması da ayrıca kayda şayandır." - A. H. Çelebi
- has
sıfat Özgü"Her medeniyet kendine has değerleri gerçekleştirerek insanlığın ortak hazinesini zenginleştirir." - C. Meriç
- mahsus
sıfat Özgü"Kanun, gizli eşyayı bulmaya mahsus bir fal kitabı değildir." - N. F. Kısakürek
- mahsus
sıfat Duyulan, anlaşılan, hissedilen
- özgü
sıfat Birine, bir şeye ait olan, öze, has, mahsus"Bu, içinde doğduğu, geliştiği, biçim kazandığı topluma özgü dildir." - N. Uygur
- hususi
sıfat Özel"Kadıköy vapurunun hususi kamarasında, boyları birer metreyi aşmayan bir müvezzi kalabalığı kaynaşıyor." - N. F. Kısakürek
- yegâne
sıfat Biricik, tek"Yegâne emelim, kızımın bir hanımefendi olarak yetişmesidir." - A. İlhan
- bilhassa
zarf Özellikle"Çocuklarıma karşı gösterdiğiniz ihtimam ve alakaya bilhassa minnettarım." - E. İ. Benice
- ekstra
sıfat En iyi, üstün nitelikli"Ekstra un."
- spesiyal
sıfat Özel
- olağandışı
- bir cinse mahsus
- özel tren
- özel, sıradan olmayan, olağandışı, ekstra, ek, özel, özel herhangi bir şey