- ses vermek
herhangi bir sesi çıkarmak"Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." - F. R. Atay
- konuşma yapmak
topluluk karşısında bir konuda konuşmak"Hurşit hiç karışmıyordu konuşmaya." - A. Kulin
- bahsetmek
-den Bir konu üzerinde söz söylemek, konuşmak"Annesine eziyet ettiğine inandığı babasından fazla bahsetmek istemediğini sezdim." - A. Kabaklı
- önemli
sıfat Önemi olan, mühim, ehemmiyetli"Benim için ne kadar önemli olduğunu tahmin edebilirsiniz." - T. Buğra
- çalmak
-i, -e Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak"İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." - F. R. Atay
- konuşmak
nsz Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak"Çocuk daha konuşamıyor."
- söylemek
-i Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak"Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." - R. N. Güntekin
- belirtmek
-i Açıklamak, tebarüz ettirmek"Üzüntülerini, kırgınlıklarını dudak büküp susarak belirtir." - N. Cumalı
- ifade etmek
anlatmak"Bu kitabın bende hazin bir intiba bıraktığını söylersem yanlış bir ifadede bulunmamış olurum." - A. H. Çelebi
- bilmek
nsz Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak"Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu." - A. Ağaoğlu
- nutuk söylemek
- ağıza alınabilir
- bahsini etmek
- denilebilir
- fikrini anlatmak
- konuşmak, danışmak, konuşabilmek, bilmek, irat etmek, söylemek, konuşma yapmak, düşünceleri iletmek
- söz söylemek