- elmas
isim Yerin derinliklerinde bulunan, billurlaşmış arı karbon
- belirti
isim Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane"Tuhaf! Çocukların yüzünde zerre kadar utanma belirtisi yok." - A. Ümit
- fikir
isim Düşünce"Bir fikrin münazarasıyla kütüphanesinin önünde sabahladığımız geceler olurdu." - A. H. Müftüoğlu
- ateş
isim Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
- havalı
sıfat Herhangi bir nitelikte havası olan"O murdar kokulu, ağır havalı yere..." - H. E. Adıvar
- teşvik etmek
isteklendirmek, özendirmek"O vakitler, bu kadarcık ümit ve teşvik, bizi heyecanlandırmaya yeterdi." - F. R. Atay
- ışıldamak
nsz Titrek, parlak bir ışık saçmak, parıldamak"Kızın yolunu beklerken karardıklarını, gölgelendiklerini, sonra kız gelince sevinçle ışıldadıklarını görmüştü." - N. Cumalı
- parıldamak
nsz Işık saçmak, parlamak"Suların kenarında Sarayburnu içli, hisli ve sırlı bir nur içinde parıldar." - A. Ş. Hisar
- gösterişli
sıfat Gösterişi olan
- alevlendirmek
-i Alevlenmesini sağlamak, tutuşturmak"Ateşi alevlendirmek."
- başlatmak
-i, -e Başlamasına yol açmak"Operasyonu başlatacak işareti ondan bekliyoruz." - A. Ümit
- canlılık
isim Canlı olma durumu
- kıvılcım
isim Yanmakta olan bir maddeden sıçrayan küçük ateş parçası, alev, çakım, çakın, çıngı, şerare"Eşeledik külleri, kıvılcımlar parladı." - C. Uçuk
- çakım
isim Kıvılcım
- şerare
isim Kıvılcım"Bir şerare aydınlığında, aklından bin şey geçti." - P. Safa
- civelek
sıfat Canlı, neşeli ve sokulgan"Gönül alıcı, civelek ve sevdacı bir kızdır." - B. Felek
- çakın
isim Kıvılcım
- elektrikçi
isim Elektrik işleri yapan usta"Meğer bu mütekait zat, hapishanenin elektrikçisiymiş." - N. F. Kısakürek
- harekete geçirmek
- elektrik kıvılcımı
- kıvılcım saçmak
- sinirli kimse
- yakışıklı delikanlı
- flört etmek. sparkish hoppa
- iyi giyimli
- iyi giyimli.
- kıvılcım, nebze, zerre, işaret, eser, iz, kıvılcım saçmak, kışkırtmak
- kışkırtmak. spark arrester kıvılcım kafesi