- baskı altında tutmak
özgürlüğünü engellemek, kısıtlamak"Baskı yanlışlıkları yüzünden kapatılan gazeteler vardı." - A. Ş. Hisar
- ortadan kaldırmak
saklamak"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu
- canına okumak
berbat ve perişan etmek
- kaza
isim İstem dışı veya umulmayan bir olay dolayısıyla bir kimsenin, bir nesnenin veya bir aracın zarara uğraması
- iflas etmek
bir kimse veya kuruluş için mahkeme kararıyla anaparasını yitirdiği açıklanmak, batmak"Her gün küçük tüccarlardan birisi iflasa sürükleniyordu." - N. Cumalı
- yok etmek
ortadan kaldırmak, ifna etmek, izale etmek
- parça parça etmek
parçalara ayırmak"Hepsinin tıraşları uzamış, esvapları parça parça idi." - Ö. Seyfettin
- kırmak
-i Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak"Taşları kırmak. Bardağı kırmak."
- kırılmak
nsz Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak
- mahvetmek
-i Yok etmek
- vurmak
-e Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak"Masaya vurmak. Birinin başına vurmak."
- yenmek
-i Savaş veya yarışmada üstünlük sağlamak, üstün gelmek"Kahramanlar daima yenmek veya düşmanlarını yendikten sonra da yine yenecek düşman bulmak isterler." - A. Ş. Hisar
- ezmek
-i Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek"Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım." - E. B. Koryürek
- mahvolma
isim Mahvolmak işi"Ülkemiz mahvolmanın eşiğinde, baylar!" - N. Hikmet
- parçalamak
-i Parçalara ayırmak, bütünlüğünü bozmak, parça parça etmek"Biraz iyi bakınca gördüm ki kuş, yılanı parçalayıp yiyor." - M. Ş. Esendal
- çarpışma
isim Çarpışmak işi, müsademe, sadme"Böylelikle İstanbullu işçi iki emperyalist sermayenin çarpışmasına alet olacaktı." - N. Hikmet
- çarpmak
-e Hızla değmek, vurmak"Eşiği aştım, içeri girdim, ortada duran uzun bir masaya çarptım." - A. Kutlu
- paramparça etmek
pek çok parçaya ayırmak"Yalnız paramparça gömleğinin üstünde kocaman bir kırmızı kravat var." - R. N. Güntekin
- ezilmek
nsz Ezme işine konu olmak"Altın tas içinde kınam ezildi / Gümüş tarak ile zülfüm düzüldü" - Halk türküsü
- çivi
isim İki şeyi birbirine tutturmak, bir nesneyi bir yere sabitlemek için çakılan, ucu sivri, başlı, metal veya ağaçtan yapılmış ufak çubuk, mıh
- ezilme
isim Ezilmek işi
- kırıp parçalamak
- buzlu konyak
- paramparça olma
- parça parça olmak
- smaş yapmak
- parçalamak, kırmak, paramparça etmek, parçalanmak, kırılmak, paramparça olmak, şiddetle çarpmak,
- birdenbire iflâs etme
- ezmek parçalamak
- iflâs etmek.
- teniste yukarıdan topu şiddetle vurmak