- akmak
-den Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek"Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış." - S. F. Abasıyanık
- yıkamak
-i Su veya başka bir sıvı kullanarak bir şeyi temizlemek"Kazı yıkayıp temizlemişler, sonra da parçalayıp tencereye koymuşlar." - Ç. Altan
- oluk
isim Bir şeyin akmasına yarayan üst yanı açık boru"Değirmen oluğu."
- çalkalamak
-i Sulu bir şeyi sarsarak veya çırparak karıştırmak"Fincanını çalkalayıp çalkalayıp diker, dibinde hiç telve bırakmamacasına!" - A. İlhan
- savak
isim Suyu başka yöne akıtmak için yapılan düzenek
- savak vasıtasıyla sulamak
- savaktan akan su
- bent kapağı, savak, bol suda yıkamak, üstüne su dökmek
- bir yerden bir yere ağaç kütüğü nakletmek veya altın madenini yıkayıp ayırmak için yapılan kanal
- bol su ile ıslatmak
- savak yoluyle sevketmek (kütük) sluice gate savak kapağı. sluice valve savak valfı. sluiceway savak yatağı.
- yıkayarak temizlemek