- kâğıt
isim Hamur durumuna getirilmiş türlü bitkisel maddelerden yapılan, yazı yazmaya, baskı yapmaya, bir şey sarmaya yarayan kuru, ince yaprak"Yazı kâğıdı. Duvar kâğıdı. Sigara kâğıdı."
- kaymak
isim Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman, krema
- kaymak
nsz Düz, ıslak, donmuş veya kaygan bir yüzey üzerinde sürtünerek kolayca yer değiştirmek"Sol tekerlekler küçük bir hendeğin içine kaydı." - O. C. Kaygılı
- fiş
isim Prizden elektrik akımı almaya yarayan araç
- kusur
isim Eksiklik, noksan, nakısa"Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." - M. Çınarlı
- toprak kayması
isim, jeoloji Yağışların etkisiyle toprağın alt tabakalarının gevşemesi sonucu üst tabakanın yerinden oynayarak hareket etmesi, kayşa, göçü, heyelan
- kayış
isim Bağlamak, tutmak veya sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi"Şapkası yere düşmüş, yakası yırtılmış, kılıcının kayışı kopmuştu." - Ö. Seyfettin
- kayış
isim Kayma işi
- üstünden atmak
bir şeyi ödev olarak kabul etmemek"Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor." - H. E. Adıvar
- serbest bırakmak
tutuklu veya gözaltında bulunan birini serbest, özgür duruma getirmek, tahliye etmek
- kaydırmak
-i, -e Kaymasını sağlamak, kaymasına yol açmak"Sokağa çıkıp tahta kızağıyla onu kaydırmak istedim." - R. Mağden
- hata
isim Yanlış"Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum." - İ. O. Anar
- yanlışlık
isim Yanlış davranış, yanlış iş, yanlış sanı, hata"Bu sözün doğruluğunu yahut yanlışlığını anlamam için ilk önce bana bülbülün ne çektiğini anlatın." - N. Hikmet
- yanılgı
isim Yanılma durumu"Onca yanlış ilişki ve ince yanılgılardan sonra tam zamanında yüz yüze geldikleri için sevinip duracaklar." - İ. Aral
- kaçmak
-e Hızla koşup bir yere saklanmak"Bir tehlike sezdiğin anda hemen eve kaçarsın." - H. R. Gürpınar
- salıvermek
-i Bırakmak, koyuvermek, serbest bırakmak"Siz onları ben gelene kadar salıvermeyin lütfen, dedi." - A. Kulin
- çıkarmak
-den Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- atlatmak
-i Atlama işini yaptırmak
- geçirmek
-i Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak
- azalmak
nsz Az denecek bir miktara inmek"Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş, sular azalmış" - F. H. Dağlarca
- yanılmak
nsz Tanımayarak, niteliğini iyi anlamayarak aldanmak"Bazen insanlar o kadar birbirlerine benziyor ki insan yanılıyor." - M. Yesari
- düşmek
-e Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek"Havada uçan kuş, vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor." - R. N. Güntekin
- falso
isim Yanlış davranış"Bu iyi adamın şu kadarcık cehaleti ve falsosunu hoş görmeli." - A. Gündüz
- gaf
isim Yersiz, beceriksiz, zamansız söz veya davranış, patavatsızlık, pot"Gerçekçi olmayışı yüzünden, bugün bize tarihî gaf olarak görülen atılımlarla, bu çizgi hayli gölgelenmiştir." - H. Taner
- kayma
isim Kaymak (II) işi
- kombinezon
isim Bir işi başarıya ulaştırmak için alınan önlemler, düzenleme
- külot
isim Kısa, beli lastikli iç çamaşırı, don
- sürçme
isim Sürçmek işi
- hataya düşmek
yanılmak"Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum." - İ. O. Anar
- heyelân
Deprem, Kaya, toprak veya arazi parçalarının, yer çekimi veya depremler, aşırı yağışlar gibi dış etkenlerin etkisi ile fark edilebilir düzeyde eğim aşağı doğru kayması veya hareket etmesi durumu, toprak kayması.
- kaçırmak
-i Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak
- kötüleşmek
nsz Kötü duruma gelmek"Havalar kötüleşti."
- patinaj yapmak
tekerlek, tutunma eksikliği sebebiyle ilerlemeksizin aynı noktada dönmek
- sürçmek
nsz Yürürken yanlış adım atıp dengesini yitirmek
- gizlice vermek
- kaymak,
- ayak kayması
- hata yapmak
- hissettirmeden gitmek
- hissettirmeden çıkıp gitmek
- iskele palamar yeri
- kadın iç gömleği
- kalenin arkasındaki yer
- kayma kaçırma
- kaysa
- serbest kalmak
- yastık yuzü