- birdenbire
zarf Ansızın"Bu kelime, birdenbire insana şöyle bir irkilme verir." - N. F. Kısakürek
- yere çalmak
yere atmak, yere fırlatmak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- Tokat
isim İnsana el içi ile vuruş
- sille
isim Elin iç yüzüyle vurulan tokat"Adam keçinin gerisine hafif bir sille indirdi." - N. Cumalı
- çalmak
-i, -e Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak"İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." - F. R. Atay
- hakaret
isim Onur kırma, onura dokunma
- vurmak
-e Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak"Masaya vurmak. Birinin başına vurmak."
- çarpmak
-e Hızla değmek, vurmak"Eşiği aştım, içeri girdim, ortada duran uzun bir masaya çarptım." - A. Kutlu
- hakaret etmek
bir şeyi veya bir kimseyi aşağılık ve değersiz gösterecek biçimde davranmak
- ansızın
zarf Hatıra gelmeyen bir sırada, ani, anide, aniden, ansız, apansız, apansızın, birden, birdenbire, dangadak, defaten, durup dururken, fücceten, gürpedek, larp, larpadak, patadak, pattadak, rappadak, şakkadak, şapadanak, şappadak, şırakkadak, bedaheten, fücceten, nagehan, vehleten"Zehra'nın bu ansızın ölümü, bütün felaketlerin üzerine yaman bir tüy dikmişti." - O. C. Kaygılı
- şamar
isim Açık elle yüze vurulan tokat, beşkardeş"İzzetinefsime yediğim bu şamardan sersemledim." - A. Gündüz
- tokatlamak
-i Tokat atmak"Bir ziyafette cümbüş yapanları teker teker tokatlamış." - A. Kabaklı
- şamarlamak
-i Yüze açık elle vurmak, şamar atmak"Sözünüze itaat etmezse küçük ellerinizle şamarlayınız." - A. Gündüz
- şaplak
isim "Şap" diye ses çıkaran tokat"O anda giriş kapısında bulunan adamların okkalı küfürleri, şiddetli şaplaklarla ansızın kesiliyor ve acı feryatlarına karışıyordu." - İ. O. Anar
- pattadak
zarf Ansızın"Bugün böyle, yarın şöyle derken hiç olmadığı bir adam oldu; geveze, övünme meraklısı, ağzına geleni pattadak söyleyen!" - A. İlhan
- şıp diye
"şıp" sesi çıkararak
- aşk etmek
- pat diye ses çıkarmak
- sille atmak
- tokat atmak
- gelişi güzel koymak
- hafif sille
- tokatlamak, şapalaklamak, tokat atmak, vurmak, kabaca çarpmak, çalmak, tokat, sille, şille, küt diye, doğruca, tahkir, manevi darbe, hakaret
- yere çarpmak
- şamar tokat