- bozuk
sıfat Bozulmuş olan"Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu." - T. Buğra
- bozuk
isim, müzik Türk halk müziğinde, bağlamadan biraz büyük ve meydan sazından küçük dokuz telli bir saz
- kötü
sıfat İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı"Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." - N. F. Kısakürek
- fesat
isim Bozukluk"Mide fesadı. Ahlak fesadı."
- sol
sıfat Vücutta kalbin bulunduğu tarafta olan, sağ karşıtı"Sol el. Sol kulak."
- sol
isim, müzik Gam dizisinde fa ile la arasındaki ses
- sol
isim Peru para birimi
- fena
sıfat İyi nitelikte olmayan, kötü"Rüşvet aslında fena şeydir fakat daha fenası rüşvet ayıplığını kaybetmişliktir." - B. Felek
- fena
isim Ölümlülük
- uğursuz
sıfat Kendinde uğursuzluk bulunan, yomsuz, kadersiz, meymenetsiz, menhus, musibet, meşum, şom"Çöküyor dört tarafa uğursuz bir karanlık / Elde kalan, çökmeyen bir şey var: Kahramanlık" - F. N. Çamlıbel
- meşum
sıfat Uğursuz"İlk çocuğunu doğuran genç bir kadına meşum şeyler söylememeliydim, sustum." - A. Gündüz
- iğrenç
sıfat İnsanda iğrenme duygusu uyandıran, tiksindiren, müstekreh"Âdemoğulları Haliç'i iğrenç bir çöp tenekesi yapmışlardır." - B. R. Eyuboğlu
- netameli
sıfat Gizli bir tehlikesi olduğu sanılan, tekin olmayan"Artık yürüyelim, bir an önce çıkalım bu netameli yerden." - O. C. Kaygılı
- kötülük saçan
- meşum plan
- meşum plan.
- tekin olmayan
- uğursuz, kötü, tehditkâr, fesat