- eş
isim Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzeri"Çorabın öbür eşini yerden almak için sol ayağını uzatıyordun." - Ö. Seyfettin
- ayni
sıfat Gözle ilgili
- benzer
sıfat Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil"Kadınların yerlerde sürüklenirken çıkardıkları seslere benzer sesler çıkardı." - L. Tekin
- benzerlik
isim Benzer olma durumu"Türk işleri ile Roma ve Bizans işleri arasında benzerlik bulunamaz." - F. R. Atay
- öyle
sıfat Onun gibi olan, ona benzer"Ben öyle bir şey demedim." - R. H. Karay
- mümasil
sıfat Benzeyen, andıran"Adapazarı havalisinde de buna mümasil bir hadise vukua geldi." - Atatürk
- müşabih
sıfat Aralarında benzerlik olan, benzer, benzeş"Hatta bir halıdaki mukabil iki şekilden bile biri diğerine tamamıyla müşabih değildir." - A. H. Müftüoğlu
- gibi
edat -e benzer"Bu göz alabildiğine düzlük, sinsi bir bataklık gibidir." - A. Erhat
- emsal
isim Benzer, eş, denk"Tarihte o ana kadar emsali görülmedik bir ticari kepazelik devri açılmıştı." - E. E. Talu
- bir birine yakın
- aynı cinsten
- aynı şekilde
- aynı şekilde.
- benzer, benzeş, bendeş, okşar, okşaş, aynı türden, benzer
- benzerlik. similarly bunun gibi
- benzeyen şey. similarity benzeyiş
- bircinsten
- birtürden
- şekilde aynı olan