- alay
isim Herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk"Düğün alayı. Fener alayı."
- alay
isim Bir kimsenin, bir şeyin, bir durumun, gülünç, kusurlu, eksik vb. yönlerini küçümseyerek eğlence konusu yapma
- eksik
sıfat Bir bölümü olmayan, noksan, natamam"Bu kitap eksik, baş tarafı yok."
- deneme
isim Denemek işi, sınama"Bu denemeleri yaptığıma hiç pişman değilim. Bugüne kadar yararlıklarını görüyorum." - N. Hikmet
- atış
isim Atma işi
- atma
isim Atmak işi"Yolda giderken balgamını herkesin geçtiği yola atmayı çok doğal sayanı neden seveyim?" - A. Ağaoğlu
- fırlatmak
-i Hızla atmak, bulunduğu yerden dışarı atmak"Kalemi kâğıdı fırlatıp yatağıma koştum." - A. Kabaklı
- dikkatli
sıfat Dikkat eden, özen gösteren (kimse)
- atmak
-i, -e Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak"Taşı suya atmak."
- utangaç
sıfat Bir topluluk içinde gereken güven ve cesareti kendinde bulamayan, rahat konuşamayan ve rahat davranamayan, sıkılgan, mahcup"Bunlar çoğunlukla çekingen, utangaç olurlardı." - A. Kutlu
- çekingen
sıfat Her şeyden çekinen, ürkek, tutuk (kimse), muhteriz"Bunlar çoğunlukla çekingen, utangaç olurlardı." - A. Kutlu
- mahcubiyet
isim Utangaçlık"Hatta ben mahcubiyetimden kızarmak değil, gözlerimden ulam ulam yaş da getirebilirim." - Ö. Seyfettin
- küçümseme
isim Küçümsemek işi
- noksan
sıfat Eksik
- ihtiyatlı
sıfat Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranan, önlem alan, sakıngan, ihtiyatkâr"Odaya girince ihtiyatlı hareket ederek parasını yatağın altına koydu." - S. F. Abasıyanık
- mahcup
sıfat Utangaç"Kenara mahcup bir çocuk gibi büzüldü." - S. F. Abasıyanık
- tedbirli
sıfat Önceden hazırlıklı davranan, önlemini zamanında alan, müdebbir"Terbiyeli, tedbirli, ağzı sıkı, aklı başında bir hizmetçi arıyorlar." - H. R. Gürpınar
- tecrübe
isim Deneyim"Her tarih eseri, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yazarın hayat tecrübesine bağlıdır." - C. Meriç
- korkak
sıfat Çok çabuk ve olmayacak şeylerden korkan (kimse, hayvan)"Korkak bir adam değilim gibi geliyor bana. Ancak, en korkusuzların bile korktukları bir şey vardır sanırım." - N. Hikmet
- tereddüt etmek
kararsız davranmak, duraksamak"Bir iki saniye tereddütle gözlerinin içine baktım, dudaklarımı büktüm." - E. İ. Benice
- ürkek
sıfat Çok ürken, korkuya çabuk kapılan
- istihza
isim Gizli veya kinayeli bir biçimde alay"Sivri burnu, korkunç bir istihza ile şimdi bana doğru uzamıştı." - Y. Z. Ortaç
- sıkılgan
sıfat Utangaç"Eski mahcup, sıkılgan Hüsam Efendi, şimdi çaçaron bir şey olmuştu." - Ö. Seyfettin
- ürkmek
nsz Bir şeyden korkup sıçramak, tevahhuş etmek"Gölgesinden ürkmüş bir Arap atı gibi şahlandı." - Ö. Seyfettin
- fırlatış
isim Fırlatma işi
- korkmak
nsz Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak"Karanlık yerde insan korkmaz mıydı?" - S. F. Abasıyanık
- utangaç, çekingen,
- az ürün veren
- yandan fırlatmak
- çekingen utangaç
- ürkerek zıplamak