- ayıp
isim Toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış"Bu ayıbı işleyenlerle birlik olmayı bir türlü kibrime yediremiyorum." - Y. K. Karaosmanoğlu
- alçak
sıfat Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı"Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna." - E. Şafak
- değersiz
sıfat Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz"Peki öyleyse neden söz vermeyi değersiz bulmuşuz?" - N. Uygur
- çirkin
sıfat Göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı"Kız öyle müstesna bir güzelliğe sahip olmamakla beraber çirkin de değildi." - H. R. Gürpınar
- rezil
sıfat Alçak, aşağılık"Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!" - N. Hikmet
- utanmaz
sıfat Utanması olmayan, sıkılmaz, yüzsüz, arsız"Utanmazlık siyasetinin veya utanmaz siyasinin önünde sonunda foyası meydana çıkar." - B. Felek
- gülünç
sıfat Güldürücü, tuhaf, komik"Oynanacak oyunların önceden onaylanması birtakım gülünç olaylara da yol açıyordu." - M. And
- kepaze
sıfat Niteliksiz, değersiz"Hele o İspanyol nezlesi, illetlerin en kepazesi..." - H. R. Gürpınar
- utanç verici
- ayıp, utanç verici, yüzkızartıcı
- yüzkarası. shamefully utanılacak şekilde
- çirkince. shamefulness utandırıcı hal.