- kriz
isim, tıp (***) Bir organda birdenbire ortaya çıkan fizyolojik bozukluk, akse"Krizler sıkıştırdığı zaman özel kliniklerde yatmaya gidiyordu." - Ç. Altan
- inme
isim İnmek işi"Büzülüp kaldığım köşede sabahın bir an evvel olmasını, güneşin bir saat evvel arza inmesini bekliyorum." - E. İ. Benice
- nöbet
isim Sıra, keşik"Bu akşam nöbet sizde, masrafı siz yapacaksınız."
- felç
isim, tıp (***) İnme
- tutuklama
isim Tutuklamak işi, tevkif"Muhalefeti ortadan kaldırmaya niyetli olan Damat Ferit Paşa'nın ilk işi bir sürü yeni tutuklamalar oldu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- haciz
isim, hukuk Bir alacağın ödenmesi için borçlunun parasına, aylığına veya malına icra dairesi tarafından el konulması"Türkân'ın kocası oturdukları evin eşyalarını hacizden zor kurtarmıştı." - A. İlhan
- havale
isim Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme"Bütün belgelerin bakanlığa havalesi gerekiyor."
- müsadere
isim, hukuk Zor alım
- yakalama
isim Yakalamak işi"Pokerde blöf yakalama meraklısı idi." - T. Buğra
- el koyma
Ziraat (Tarım), Bir malın devletçe sahibinin elinden zorla alınması, müsadere.
- gasp
isim Bir malı sahibinin izni ve haberi olmadan zorla alma
- zapt
isim Zor kullanarak ele geçirme
- ele geçirme
- el koyma, yakalama, ele geçirme, zapt, ani hastalık nöbeti, kriz