- faaliyet göstermek
çalışmak"İstasyonda bir faaliyet vardı." - A. Gündüz
- çalmak
-i, -e Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak"İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." - F. R. Atay
- hışırdamak
nsz Kâğıt, kumaş, kuru yaprak vb. nesneler birbirlerine sürtünürken, buruşturulurken "hışır" diye ses çıkarmak"Sırtı pul pul ışıldayan bir yılan hışırdayarak kumun üstünden akıp geçti." - N. Hikmet
- hışırtı
isim İnce cisimler hışırdarken çıkan sesin adı"Ama koyu yeşil tafta eteğin hışırtısı her yanı sarıyor, uğultu gibi büyüdükçe büyüyor." - A. Ağaoğlu
- fışırtı
isim Fışırdama sırasında çıkan sesin adı
- hışırdatmak
-i Hışırtı çıkartmak"Bir ara, ben sandalyede sıkıntıyla otururken o galoşlu ayaklarını hışırdatarak içeri gitti." - E. Şafak
- (A.B.D.)
- gayretle çalışmak
- hışırtı, hışırdamak, hışırdatmak,
- (k. dili) davar veya at hırsızı.
- (k. dili) davar çalmak
- (k. dili) faaliyet göstermek
- davar çalmak
- hışırtı sesi. rustler (A.B.D.)