- kaba
sıfat Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil, ince karşıtı"Cebinden kaba fil dişi saplı bir de çakı çıkardı." - Ö. Seyfettin
- acemi
sıfat Bir işin yabancısı olan, eli işe alışmamış, bir işi beceremeyen"Belli ki her şey, hem de en acemi tarafından, işlerin nihayetinde uydurulmuş, zekâsız mizansenlerden ibaret." - N. F. Kısakürek
- ham
sıfat Yenecek kadar olgun olmayan (meyve), olmamış"Ham elma."
- ayıp
isim Toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış"Bu ayıbı işleyenlerle birlik olmayı bir türlü kibrime yediremiyorum." - Y. K. Karaosmanoğlu
- şiddetli
sıfat Etkisi çok olan, zorlu"Bir aralık rahmetli babam şiddetli bir romatizmaya tutulmuştu." - F. R. Atay
- sert
sıfat Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı"Sert tahta."
- kuvvetli
sıfat Gücü çok olan, zorlu, şiddetli"Güneşin en yüksek, rüzgârın en kuvvetli olduğu an kavga azıyor." - H. E. Adıvar
- ilkel
sıfat İlk durumunda kalmış olan, gelişmesinin başında bulunan, iptidai, primitif"Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak bozuktu." - M. And
- kaba saba
sıfat Görgüsüz"Bir kaba saba, utangaç köy delikanlısının gözlerini yumarak öptüğü eller arasında benimki de vardı." - R. N. Güntekin
- basit
sıfat Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı"İşte en basit bir sebep. Belki sadeliğinden tuhaf geliyor insana." - N. F. Kısakürek
- terbiyesiz
sıfat Terbiyesi olmayan
- açık saçık
sıfat Yüz kızartıcı, edepsiz, müstehcen, cinsel çağrışım yüklü (söz, anlatım)"Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler / Aygın baygın mâniler, açık saçık resimler" - F. N. Çamlıbel
- edepsiz
sıfat Utanılacak işleri sıkılmadan yapan, utanmaz, sıkılmaz, terbiyesiz (kimse)"Edepsiz herif en şiddetli ceza hangisi ise ona çarpılacaktır." - E. İ. Benice
- müstehcen
sıfat Açık saçık, edebe aykırı, yakışıksız"Müstehcen yayın."
- haşin
sıfat Sert, kırıcı, gönül kırıcı"Bu ağlamayacak kadar keskin, sert, haşin çocuk yüzü birdenbire bir yağmur gibi ağlamaya başladı." - S. F. Abasıyanık
- atılgan
sıfat Çekinip korkmadan kendini tehlike veya güçlüklere atan, acar
- adi
sıfat Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan"Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- nezaketsiz
sıfat Nazik olmayan"Birdenbire tavırlarını değiştirmişler, nezaketsiz diyemeyeceğim ama oldukça soğuk bir eda takınmışlardı." - Y. K. Karaosmanoğlu
- cesur
sıfat Yürekli"Bu, yeterince cesur olamadığımın bir göstergesi olabilir." - İ. O. Anar
- gürbüz
sıfat Sağlam, güçlü ve iyi gelişmiş"Otuz kadar çocuğun hepsi gürbüz ve mutludur." - A. Ağaoğlu
- utanmaz
sıfat Utanması olmayan, sıkılmaz, yüzsüz, arsız"Utanmazlık siyasetinin veya utanmaz siyasinin önünde sonunda foyası meydana çıkar." - B. Felek
- arlanmaz
sıfat Utanmaz, sıkılmaz
- saygısız
sıfat Gereken saygıyı göstermeyen, saygısı olmayan, hürmetsiz"Kimdir bilir misin? Vatanın ... Şimdi saygısız / Bir göz bu nazlı çehreye -Allah esirgesin- / Kem bir nazarla baksa tahammül eder misin?" - T. Fikret
- arsiz
- yontulmamış
- inceliksiz
- ustalıksız
- kaba terbiyesiz
- sertçe. rude'ness kabalık.
- terbiyesiz, inceliksiz, kaba, sert, şiddetli, kabaca yapılmış, kabasaba, kabataslak, ilkel, cahil, işlenmemiş, ham, doğal, ayıp, müstehcen
- vahşi. rude'ly kabaca