- kök
isim, bitki bilimi Bitkileri toprağa bağlayan ve onların, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm
- kök
isim, müzik Sazı kurmaya yarayan burgu
- temel
isim Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü"Evin temelleri sökülüyor gibi sarsılıyor." - H. E. Adıvar
- köken
isim Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe"Yazının kökeni resimdir."
- kaynak
isim Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz"Sonra yavaşça kaynağa doğru eğildi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- kökten
sıfat Yüzeyde kalmayıp derine inen, asıl konuyu da içine alan, köklü, cezrî, radikal"Kökten bir değişiklik."
- asıl
isim Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı"Bir belgenin aslı."
- karıştırmak
-i, -e Karışma işini yaptırmak
- toptan
sıfat, ticaret Büyük ölçüde, çok miktarda yapılan (alışveriş), perakende karşıtı
- tutturmak
-i, -e Tutmasını sağlamak
- ad kökü
isim, dil bilgisi Bir adın eklerine bölünemeyen anlamlı en küçük parçası, isim kökü
- eşelemek
-i Toprak, kül gibi toz durumunda bulunan şeyleri hafifçe kazıp karıştırmak"Eşeledik külleri, kıvılcımlar parladı." - C. Uçuk
- kökleşmek
nsz Güçlü bir biçimde yerleşmek, yer etmek, kök salmak"Nice yıl, cetlerimiz kökleşerek bir yerde, manevi varlığının resmini çizmiş havaya." - Y. K. Beyatlı
- kökleştirmek
-i Kökleşmesini sağlamak"Mustafa Kemal iki yıl içinde bu inkılabı memleketin her tarafında kökleştirdi." - E. İ. Benice
- Damarlı bir bitkinin su emici ve yere sabitleyici organı; üzerinde yaprak ve çiçek olmaz, ve genelde toprak altındadır.
- kök, köken, kaynak, merkez, kök salmak, kök tutmak, köklenmek, kökeni ya da temeli olmak, kökü olmak,
- kelime kökü
- kök dolu
- kök gibi