- dalga
isim Deniz veya göl gibi geniş su yüzeylerinde genellikle rüzgâr, deprem vb.nin etkisiyle oluşan kıvrımlı hareket"Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı." - A. Erhat
- küçük dalga
isim, fizik Orta dalga
- dalgalanmak
nsz Üzerinde dalga oluşmak
- kırışıklık
isim Kırışık olma durumu
- çağıldamak
nsz Sular akarken taşlara, kayalara çarparak "çağıl çağıl" ses çıkarmak"Bu fıskiyenin sularını yıllarca neşeden çağıldar gibi duymuştum." - A. Ş. Hisar
- dalgacık
isim Küçük dalga"Kıyılardan gelen rüzgârlar, denizin küçücük dalgacıklarıyla oynaşıyorlar." - E. M. Karakurt
- kırışmak
nsz Bir yüzeyin düzgünlüğü bozulmak, kırışık oluşmak"Boynu uzamış, kararmış, yaşlı adamların boynu gibi kırışmıştı." - Y. Kemal
- keten tarağı
- su yüzünün dalgalanması
- ufacık dalga
- dalgacık, hafif dalgalanma, şapırtı, şarıltı, hafifçe dalgalanmak, hafifçe dalgalandırmak, şapırdamak
- keten tohumunu ayırmak
- keten tohumunu ayırmak.
- keten tohumunu ayırmaya mahsus tarak
- ufak dalgalar meydana getirmek