- sürme
isim Sürmek işi
- sürme
isim Kirpik diplerine sürülen siyah boya, sürme, is"Genç güzel aşçı kadının kirpiklerinde sürme, parmaklarında kına yoktu." - A. Gündüz
- sürme
isim Sürme mantarıgillerin yol açtığı ve tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı, rastık
- Araç
isim Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne
- bisiklet
isim Tekerlekleri pedal aracılığıyla ayakla döndürülen binek aracı, çiftteker, derrace, velespit"Baharda iki kardeşe bisikletler alındı." - A. Kutlu
- gezinti
isim Uzak olmayan bir yere yapılan gezi, tenezzüh"O civarın bütün ahalisi oralara yayılarak akşamları gezinti yapmaktadırlar." - A. Rasim
- gitmek
-e Bir yere doğru yönelmek
- kullanmak
-i Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak"Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu?" - H. C. Yalçın
- sürmek
-i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- binmek
-e Yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarını sallandırarak oturmak"Belki de atlara binerek dolaşırız." - R. H. Karay
- yüzmek
nsz Kol, bacak, yüzgeç vb. organların özel hareketleriyle su yüzeyinde veya su içinde ilerlemek, durmak"Fakat bir gün onu denizde, şu mavi yeşil çizgilenen denizde yüzerken gördüm." - E. Işınsu
- binme
isim Binmek işi"Önünde bel verip binicisinin binmesini kolaylaştırırdı." - N. Cumalı
- bindirmek
-i, -e Bir kimseyi bir şeyin üzerine çıkartmak, oturtmak veya içine yerleştirmek, binmesini sağlamak"Kadınlar çocuklarını bayram yerinde bir salıncağa, bir atlıkarıncaya bindirmişlerdi." - O. C. Kaygılı
- gıcık etmek
sinirlendirmek, öfkelendirmek, kızdırmak"Bronşit filan desem öksürük değil gıcık bile yok." - S. M. Alus
- ata binmek
- araba ile gitmek
- arabaya binmek
- binilmesi rahat olmak
- binme gezinti
- su üstünde gitmek
- zorla yönetmek